Efendim, ofisinizden biri... üzerinize dinleme cihazı yerleştirmiş olabilir mi? | Open Subtitles | هل هناك أي احتمال يا سيدي أن يكون أحداً من مكتبك زرعها بك أنت |
Haftalar öncesinden McPherson kulağının içine yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن ماكفرسون زرعها في أذنك الداخلية قبل أسابيع |
Büyük büyük babam dikmişti onu. | Open Subtitles | جدي الأعظم زرعها |
Annesi için bunu dikmemizi istedi. | Open Subtitles | أرادت زرعها من أجل والدتها |
Kaplow, saat 14:00'de vazgeçmeye karar verdiğini, ayrıca kente yerleştirdiği bombalardan yarısının yerini de, bize bildirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | كابلو وافق أن يسلم نفسه بالثانية مساء و وافق أن يعطينا أماكن نصف القنابل التي يدعي أنه زرعها بالمدينة |
O hastanın kafasına 20 yıl önce yerleştirilmiş titanyum çivi. | Open Subtitles | هذه شريحة تيتانيوم تم زرعها بمريضك منذ 20 عاماً |
Yanlış bir hatıra, onu ev kafama yerleştirdi. | Open Subtitles | كانت تلك ذاكرة خاطئة المنزل زرعها لىّ |
Hayatta kalma ihtimali daha fazla olan birisine nakledilmesi sence de daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | أليس من الأفضل الحرص على زرعها في شخص |
Ameliyata dakikalar kala, ki gergin anlardı, elektrodlar beynime yerleştirilmişti --bu taraftan-- böylece beyin kontrollerimin işlevsel bir haritası çıkartıldı. | TED | حتى الدقائق ماقبل الجراحة، والتي كانت حساسة، مجموعة من الأقطاب الكهربائيه تم زرعها في دماغي هذا الجانب، حتى تستطيع إنشاء خريطة وظيفية |
Kendisi yerleştirmiş. | Open Subtitles | لقد زرعها بنفسه. |
Bombayı daha önce yerleştirmiş olabilir. | Open Subtitles | من الممكن ان يكون زرعها مسبقا |
Onu baban dikmişti. | Open Subtitles | والدك من زرعها. |
Babam dikmişti. | Open Subtitles | لقد زرعها أبي |
Annesi için bunu dikmemizi istedi. | Open Subtitles | أرادت زرعها من أجل والدتها |
- yerleştirdiği bombayla alakalı şüphelendiğim bir şeyin tasdiki. | Open Subtitles | تأكيد على شىء اشتبهت به عن القنبلة التى زرعها |
içimize Tanrı'nın yerleştirdiği bir dürtü olduğunu belirtirler." | TED | زرعها الخالق سبحانه في كل جزء مهما كبر أو صغر فينا، "فطرة فطر الله الناس عليها الخلق لعبادته." |
Bütün bu kodlar ve birleşen dosyalar zaman kaybı yaşanması için yerleştirilmiş. | Open Subtitles | جميع هذه الأكواد والملفات المتداخله تم زرعها هناك كمضيعه للوقت |
USB belleğe yerleştirilmiş izleme sinyali Hollywood otelinde olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | اشاره تعقب تم زرعها داخل القرص الناقل المتحرك تظهر أن موقعها الآن فى هذا الفندق فى هوليود |
Onu oraya o yerleştirdi. | Open Subtitles | . هو من زرعها هنا |
Donörden alınıp hastaya nakledilmesi gereken üç organımız var. | Open Subtitles | سيتم زرعها في المريض المستقبِل |
Bomba aslında Bay Neave'inin mavi Vauxhall arabasının içine yerleştirilmişti. | Open Subtitles | القنبلة, في الواقع, تم زرعها في السيارة "فوكسهال"الزرقاء للسيد (نيف). |