arkadaşları, akrabaları, yazlık veya kışlık evi, onlara baktınız mı? | Open Subtitles | ماذا عن أصدقائه أو عائلته أو زملاؤه فى العمل؟ هل لديه منزل صيفي أو شتوي؟ |
Stalin gücünün zirvesindeydi. Çalışma arkadaşları, onun karşısında korkuyordu. | Open Subtitles | كان ستالين في ذروة قوته وكان زملاؤه يشعرون بالرهبة العارمة خلال تواجده |
İş arkadaşları bütün hafta garip davrandığını söyledi. | Open Subtitles | زملاؤه يقولونه أن كان يتصرف بغرابة طوال الأسبوع. |
Tıbbi meslektaşları da onun sırrını bilmiyordu. | TED | لم يعرف زملاؤه في الطب سره أيضًا |
Yine de ofisini kontrol edip iş arkadaşlarıyla konuşmalıyız. | Open Subtitles | و رغم ذلك يجب علينا تفتيش مكتبه تحدثي الى زملاؤه |
İş arkadaşları ve ailesi serginin haftaya olan açılışı için heyacanlı olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | زملاؤه في العمل و عائلته يقولون بأنه كان متحمسا بشأن افتتاح المعرض الذي سيتم الأسبو ع المقبل |
Ya zehir onu öldürür, ya da arkadaşları bize yardım ettiği için infaz eder. | Open Subtitles | إما السم سيقتله أو سيعدمه زملاؤه لمساعدتنا |
Bir şekilde o ve bazı mahkum arkadaşları otobüsteki ağır suçlular arasına karışmış. | Open Subtitles | والآن بطريقة ما، هو و زملاؤه السجناء اختلطوا مع سجناء الحراسة القصوى الآخرين على متن تلك الحافلة |
Çalışma arkadaşları aceleyle ayrılmadan kısa süre önce bir kadınla görüştüğünü rapor etti. | Open Subtitles | زملاؤه يقولون أنه اقتربت منه سيدة قبل هروعه على عجالة. |
Bill haftalarca bu yıkıcı depresyonu yaşadığını ve sonra işe döndüğünü söyledi, iş arkadaşları ona şöyle şeyler söylüyormuş, "Hey, onu kızarttın mı?" | TED | كان بيل يعاني من اكتئاب مدمّر لأسابيع، وحتى بعد عودته للعمل، كان زملاؤه يرمونه بالكلام مثل: "هل شويته؟" |
Değerli beyefendi, hiç kimse tutuklu arkadaşları tarafından yargılanmadan hapse girip, çıkamaz. | Open Subtitles | سيدي الفاضل، لا أحد يدخل ...أو يغادر هذا السجن بدون أن يحاكمه زملاؤه المساجين |
Takımdaki arkadaşları bacağını kırdığı konusunda yalan söylemiş. | Open Subtitles | كذب زملاؤه حول وجود كسر في ساقه |
Genomumuzun kılı kırk yaran ayrıntılı incelemeleri sayesinde, Peter Donnelly ve arkadaşları; şempanze türüyle insan türünün nasıl ayrıştığına göz atmış olabilirler. | Open Subtitles | بفضل الفحوصات الدقيقة و التفصيلية لجينومنا ربما يكون بيتر دونلي و زملاؤه قد ألقوا نظرة على الكيفية التي انفصل فيها نوع الشمبانزي عن نوع الإنسان |
Cankurtaran olarak çalışıyormuş ama iş arkadaşları adının Truelove olduğunu söylediler. | Open Subtitles | عمل كتقني بقسم الطوارئ, لكن زملاؤه بالعمل, قالوا ان اسمه هو ترولاف (بالانجليزية=الحب الحقيقي) |
Geçen hafta Jay ve arkadaşları 300 bin dolarlık dalış malzemesi almış. | Open Subtitles | في الأسبوع الماضي أنفق (جاي) و زملاؤه مبلغ 30 ألف دولار علي معدات الغوص |
Çalışma arkadaşları "Bu saçmalık" dediler, | TED | و قال زملاؤه "هذا امر مهين |
arkadaşları, Birlikte çalıştığı kişiler... | Open Subtitles | أصدقاؤه, زملاؤه بالعمل... |
O zamanlar söylemem gereken şeyleri şimdi yetkilerini kötüye kullanamayacak olan eski meslektaşları huzurunda söylemek istiyorum. | Open Subtitles | كان يجب أن أرفع صوتى لأقول وقتها ما أريد أن أقوله الآن فى حضور زملاؤه السابقين حيث الزعم بسوء الأداره لم يكن صحيحا على الأطلاق |
Tuskegee ve Willowbrook'taki meslektaşları mı? | Open Subtitles | زملاؤه بـ(توسكيجي) و (ويلوبروك)؟ |
Bu anahtarın eski iş arkadaşlarıyla ilgili elindeki tüm kirli çamaşırları dökeceğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أن هذا المفتاح يكشف أيًا كانت المصائب التي فعلها زملاؤه القدامى |