İşte başka bir zaman makinesi daha, birşeyi roketlerden daha fazla hızlandırıyor. | Open Subtitles | هذه آلة زمنيّة أُخرى و تُسرّع الأشياء أكثر حتى من السُفن الفضائيّة |
Üslerimin onlara gönderdiği bir zaman kapısı. | Open Subtitles | إنها ثغرة زمنيّة صنعها رؤسائي لينقلوهُنَّ عبرها |
Bunun, bir zaman döngüsü yaratarak, son üç günümü tekrar tekrar yaşatan bir cihaz olduğunu söyleyebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنكَ أن تقول أنّ ذلك هو الجهاز الذي يخلق حلقة زمنيّة كنتُ أعيشها في الـ3 أيّام الماضية؟ |
Kuantum çekimi bilmecesini çözdükten sonra, çalışan bir zaman makinesi yapabiliriz. | Open Subtitles | ،بعد حل لُغز جاذبيّة الكمّ نبنى آلة زمنيّة شغّالة |
Gerçek bir zaman makinesi yok diyorum sadece. | Open Subtitles | لا توجد هناك آلة زمنيّة حقيقيّة، هذا ما أحاول قوله. |
Etrafına bir zaman kapsülü cisimleştirerek gemin patlamadan bir saniye önce hayatını kurtardım. | Open Subtitles | لقد جسّدتُ كبسولة زمنيّة وأنقذتُ حياتكِ قبل ثانية من إنفجار مركبتكِ ولكن، لا بأس، إستمري بالبكاء |
Kara delikler bir zaman makinesi değillerdir. | Open Subtitles | .الثقوب السوداء ليست آلات زمنيّة |
Yani eğer 3000 yılında kozmik düzenin hareket ettirilmesi ile bir zaman makinesi icat edilirse uzay ve zamanı bükerek 3000 yılında bir zaman döngüsü yaratılabilir. | Open Subtitles | .مولّدين أول حلقة عبر الزمن حين تبتكِر آلة زمنيّة بتحريك الخيوط الكونيّة فى العام 3000 حين تبتكِر آلة زمنيّة بتحريك الخيوط الكونيّة فى العام 3000 |
Siz hepiniz gibi bir zaman döngüsünde sıkışıp kalmış değil. | Open Subtitles | لن تعلق في حقبة زمنيّة مثلكم جميعاً. |
Bunun adı zaman. Sonsuz döngüye sokulmuş bir zaman. | Open Subtitles | هذا زمن، أنشوطة زمنيّة بلا نهاية. |
Ufak bir zaman boşluğu fark edebilirsin. | Open Subtitles | لعلّك تلاحظ فجوة زمنيّة بسيطة. |
Gott gibi fizikçiler bugün çalışabilecek bir zaman makinesi yapabileceklerini iddia etmezler. | Open Subtitles | عُلماء الفيزياء مثل (جات) لا يزعُمون .أنهم يستطيعون بناء آلات زمنيّة فعّالَة ، اليوم عُلماء الفيزياء مثل (جات) لا يزعُمون .أنهم يستطيعون بناء آلات زمنيّة فعّالَة ، اليوم |