O kapıyı ona uzun zaman önce kapattık. Artık yalnız. | Open Subtitles | لقد أغلقنا هذا الباب أمامه من زمن بعيد إنه وحده |
Eğer beni gerçekten öldürmek istiyorsan bunu uzun zaman önce yapmalıydın. | Open Subtitles | إذا كنت حقاً تريد قتلي ، لكنت فعلتها منذ زمن بعيد |
Çok şükür ki, o gözcü kulesi uzun zaman önce yapılmış. | Open Subtitles | ..لحسن حظنا فإن برج الحراسة ذلك تمت هندسته منذ زمن بعيد |
Çok uzun zaman önce, çocukken ve sadece bu kısımda. | Open Subtitles | منذو زمن بعيد عندما كنا صغار فقط هذا هي الجزئية |
Bu uzun zaman önce başrahibin de bildiği bir şey. | Open Subtitles | و هذا شىء قد علمه كبير الأساقفه منذ زمن بعيد |
Bunların hepsi uzun zaman önce Sao Jin şehrinde yaşandı. | Open Subtitles | الأمر كله بدأ منذ زمن بعيد في مدينة جين زاو |
Bu konuşmaktan hoşlandığım bir konu değil. Her neyse, bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | لأنّه ليس أمرًا أحبّ التكلُّم عنه، بأيّ حال، كان ذلك منذ زمن بعيد. |
İkimiz de daha doğrusu. Bunu çok uzun zaman önce anlamalıydım. | Open Subtitles | كلانا فعل , وكان يجب أن أدرك هذا من زمن بعيد |
uzun zaman önce kurucular, bu harika şehrimizi kurmadan önce bu kelime tamamen anlamsızdı, hayal kadar boş bir idealdi. | Open Subtitles | منذ زمن بعيد. قبل أن يأسس المؤسسون لنا هذه المدينة العظيمة. هذه الكلمة كانت بدون معنى، نموذجًا لحلم بعيد المنال. |
Bunu uzun zaman önce konuştuğumuzu biliyorum ama sonunda hazır olduğuma karar verdim. | Open Subtitles | أعلم أننا تحدثنا عن الموضوع منذ زمن بعيد لكني قررت أنني مستعدة أخيراً |
Tamam. Evet, bütün iyi hikâyeler gibi bu da, esasen hiçbir şeyin varolmadığı, çok çok uzun zaman önce başlıyor. | TED | حسناً. إذاً كما في جميع القصص الجميلة تبدأ هذه منذ زمن بعيد جداً حينما لم يكن هناك أي شيء |
Terence bana uzun zaman önceki o gece bir öykü anlatmıştı ve buna inanmıştım. | TED | اخبرني تيرانس قصة في ليلة منذ زمن بعيد وصدقت تلك القصة |
Ayrıca bu okyanusların bizim için uzun zaman boyunca yapacağı bir iş oluyor. | TED | وهذا أمر كانت تقوم به المحيطات من أجلنا منذ زمن بعيد. |
Jonglörlüğe uzun zaman önce başladım, ancak bundan da önce, bir golf oyuncusu idim, yani işte bir golfcü idim. | TED | لقد بدأت في رمي الكرات منذ زمن بعيد, ولكن قبل ذلك كنت لاعب غولف, هذا ما كنت عليه |
uzun zaman önce okuduğum bir şeye odaklanıyor Rabbi Hyman Schachtel denen biri | TED | تركز على شيء كنت قد قرأته منذ زمن بعيد من شخص يدعى رابي هيمان سكاتشيل |
Olanlardan bahsediyorsun ama onlar uzun zaman önce olmuş oluyor. | Open Subtitles | أنت تتحدثين عن أشياء قد حدثت و لكنها قد حدثت منذ زمن بعيد |
Uzun yıllar önce 1855 yılında Thailand'da Ok Menzili Antlaşması yapıldı. | Open Subtitles | منذ زمن بعيد , بعيد جدا في عام 1855 بعد الميلاد |
uzun süre önce kaybettiği şeyleri yeniden kazanmaya çalışıyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | ينبأنا ملفه بأنه سيحاول إعادة شيئًا قد فقده من زمن بعيد |
Uçmanın zevkli olacağına karar verdiğimiz çok zaman önceleriydi Onun nasıl yapıldığını öğrenmek ancak 1903 lerde gerçekleşti. | TED | فمنذ زمن بعيد جدّاً كنّا نحلم بالطّيران ولم نتمكّن من ذلك حتّى عام 1903 |
Avukat sorunumuzu çok uzun bir süre önce çözdük. | Open Subtitles | لقد قمنا بحل مشكلة المحامى الذى لدينا منذ زمن بعيد |
Ama o günler geçeli çok oldu. | Open Subtitles | لكن تلك الأيام ولّت منذ زمن بعيد. بعض هذه السدود هائل جداً. |
İnsanlar uzun zamandır medyayı seks hakkında konuşmak için kullanıyor. | TED | يستخدم الناس وسائل الإعلام ليتحدثوا عن الجنس منذ زمن بعيد. |
Sen rüyalarımdaki o çirkin adamsın seni uzun zaman önce öldürmeliydim. | Open Subtitles | أنت الرجل القبيح من أحلامى وكان يجب أن أقتلك منذ زمن بعيد |
Çok eskiden beri baton çevirmenin hayranıyım. | Open Subtitles | أنتم تعرفون أننى من المعجبين بتدوير العصا منذ زمن بعيد |
Erzakları yiyip ve ipleri kemiriyorlardı, bu nedenle uzunca bir süre kediler, gemiciliğin vazgeçilmezi olmuşlardı. | TED | فقد التهمت المؤن وقرضت الحبال، وبالتالي فقد أصبحت القطط رفقة لا غنى عنها للبحارة منذ زمن بعيد. |