Ev arkadaşı Andrea'nın bir adamla buluşacağını söyledi, gizemli bir mesele içinmiş. | Open Subtitles | قال زميلتها بالسكن أن أندريا كانت تواعد رجل جديد يوجد شيء غامض |
Ev arkadaşı da Foreland da masajcı olarak çalışıyor. | Open Subtitles | زميلتها في السكن تعمل معها أيضا في فندق الفورلاند |
oda arkadaşı Dallas polisini bu sabah aramış. | Open Subtitles | إينيد وايت زميلتها اتصلت بقسم شرطة دالاس هذا الصباح |
Kesinlikle meslektaşı da değilim. Hiç bir yönden uymuyoruz. | Open Subtitles | لا ، أنا بالتأكيد لست زميلتها نحن غير متساويين بأي شكل |
- Önemli değil mi? Amigo kız, takım arkadaşının 15 metreden düşüp öldüğünü iddia ediyor. | Open Subtitles | المشجعة تدعي أنها رأت زميلتها تسقط من على ارتفاع 50 قدماً لتلقى حتفها |
Bir iş arkadaşı kendisinin yetiştirmediği hiçbir şeyi yemediğini söylemiş. | Open Subtitles | مصابة بوسواس المرض بشكل كبير حسب قول زميلتها لم تأكل شيئا لم تقم بزراعته بنفسها |
Bir meslektaşının sınıfında yerine geçmek zorunda kaldı ama ne kadar üzgün olduğunu ve hepinize kocaman hoşçakal öpücüğü verdiğini söyledi. | Open Subtitles | تحتم عليها أن تحل محل زميلتها في الفصل، لكنها أخبرتني أن أعبر عن مدى أسفها وأن أمنحكم جميعاً قبلة وداع كبيرة |
Bundan başka, Ev arkadaşı, Summer Blake, kayıp. | Open Subtitles | بالاضافة الي ان زميلتها سمر بلايك مفقوده |
Ev arkadaşı Aimee yaşlı kadının dün gece Summer'ın giydiği kıyafetlerin aynısını giydiğini söylüyor. | Open Subtitles | زميلتها ايمي تقول هذه المرأه العجوز ترتدي ما كانت زميلتها سمر ترتديه الليله الماضية |
Ev arkadaşı eve geldiğinde mutfak kapısının tekmelenerek açıldığını fark etmiş. | Open Subtitles | جائت زميلتها لتجد الباب مكسوراً |
Ev arkadaşı Ruth, arabasında hiç çıkmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرتنا زميلتها في السكن (روث) بأنه لا يترجّل أبداً من سيارته |
Amy, eski Sigma Gamma oda arkadaşı ile ufak bir tartışma yaşamış ve yeniden yerleştirilmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد تشاجرت آمي مع زميلتها في الغرفة لذا تحتم عليها الانتقال |
Danışmadan söz ediyordu ama oda arkadaşı lafı geçmiyordu. | Open Subtitles | قرأتُ كتاب سال برايس حول هانا ذكر المستشار لكنه لم يذكر زميلتها |
oda arkadaşı, onun kampüsün hemen dışındaki bir festivalde olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تقول زميلتها أنّها في حفل مدرسي خارج الجامعة |
Rahmetlinin oda arkadaşı ve meslektaşı Heidi McDunnah. | Open Subtitles | رفيقة سكن المتوفاة و زميلتها في الدعارة هايدي ماكدوناه |
Bugün eski meslektaşı Charlotte'u ziyaret etme günüydü. | Open Subtitles | . - اليوم , كانت تزور زميلتها السابقة - تشارلوت |
Ev arkadaşının küçük odayı almasını sağlayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا اقناع زميلتها ان تأخذ الغرفه الصغيره |
Oda arkadaşının gizlice gelip arkama geçtiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعلم أن زميلتها في السكن قد عادت - و أنها تسللت خلفنا. أوه ، تباَ - |
Burada sağda, iş arkadaşı Valérie Feruglio ile, avuç içi baskıları kümesini inceliyor. | Open Subtitles | هنا على اليمين، انها تدرس كتلة من مطبوعات النخيل (مع زميلتها (فاليري فيروليو |
Evet. Oradaki meslektaşının adını söyleyebilirim. | Open Subtitles | نعم، استطيع إعطائك أسم زميلتها هناك |
Hamptons'dan arkadaşlarım, Amanda'nın iş arkadaşları. | Open Subtitles | صديقة أماندا من هامبتون زميلتها بالعمل |