yalancı bir şahide, masum birini hapse gönderen birine izin verdiniz.. | Open Subtitles | لقد وضعت شاهداً زوراً على المنصة رجلمعروفعنهوضع الأبرياءفيالسجن .. |
Bu yüzden mi bana karşı yalancı şahitlik ediyorsun? | Open Subtitles | نعم , انا فعلت هل ذلك لماذا شهدت زوراً ضدى ؟ |
Efendim, farkında olduğunuzdan eminim ki yalancı şahitlik yaparak komplo düzenlemek, ağır bir suçtur. | Open Subtitles | ...أنا واثق أنك تعلم يا سيدى أن التآمر للحلفان زوراً يُعتبر جريمة |
Kadın kendine geldiğinde, haksız yere suçlandığına dair yeminler etti ama adam inanmadı. | Open Subtitles | لقد كذبت عليه , عندما جاءت له , اقسمت انها اتهمت زوراً بتلك الجرائم , لكنه لم يصدقها |
-Beni yalan yere oradakiler korkaklıkla suçlamalarından dolayı, hepiniz beni anlamak zorundasınız. | Open Subtitles | يجب أن تفهموا, جميعكم, أن هناك أشخاص في الخارج يقومون بأتهامي زوراً بمثل هذه الافعال المخزية |
- Öyleyse mübalağa etmiş. | Open Subtitles | -لقد شهد زوراً إذاً |
yalancı şahitlik komplosu, ciddi bir suçtur. | Open Subtitles | التآمر للحلفان زوراً إهانة خطيرة |
yalancı şahitlik planı yaptığımız zamanın. | Open Subtitles | المحادثة التى تآمرنا بها للحلفان زوراً |
Anne'in yalancı tanıklık yaptığını iddia edecek, ki unutmuş olabilirsin ama bu ağır bir suç. | Open Subtitles | سيدّعى أن (آن) حلفت زوراً وهذا -اذا كنت قد نسيت - يُعتبر جريمة |
Lydia Davis, babama karşı yalancı şahitlik yapan pek çok kişiden biriydi. | Open Subtitles | كانت (ليديا ديفيس) من بين الكثيرين الذي شهدوا زوراً ضد والدي. |
yalancı şahitlik yaptın! | Open Subtitles | ! لقد شهدت ضدي زوراً |
Başkan Yardımcısı Daniels'ın, Lisa Miller'la birlikte, yeterlik duruşmanızda yalancı şahitlik yapacaklarına dair kurdukları komplonun ses kaydıydı. | Open Subtitles | إنه تسجيل صوتى ...(لنائب الرئيس (دانيالز وهو يتآمر مع (ليزا ميلر) لإرتكاب الحلفان زوراً فى جلسة الإستماع |
yalancı şahit tutmak? | Open Subtitles | - "لا تشهد زوراً" |
Her neyse, haksız yere mahkum olmuş birisi var. | Open Subtitles | على أي حال، هناك شخص ما من أُتُهم زوراً. |
Ama böyle edepsiz birisi gibi haksız bir suçlamadan ölemem. | Open Subtitles | لكنني لاأستطيع الموت بالإتّهام زوراً كشخص بذئ |
haksız yere suçlanmıştım ve olması gerektiği gibi serbest bırakıldım. | Open Subtitles | لقد إتُّهمتّ زوراً كما تبين وتم إطلاق سراحي |
yalan yere suçlandın. Bunu kanıtlamak için bir fırsatım var. | Open Subtitles | لقد أتهموك زوراً لديّ الفرصة لاثبات ذلك |
Polly Tregaskis, mahkeme, yalan yere yemin etme ve Anthony Godolphin'in adını lekeleme suçu işlediğine hükmediyor. | Open Subtitles | (بولي تريجاسكيس) ترى المحكمة بأنكِ قد قلتِ زوراً وشوهتِ أسم (آتوني غودلفن) الطيب. |
Ajan Keen'e korumak için yalan yere yemin ettin. | Open Subtitles | أنت شهدت زوراً لحماية (عميلتك (كين |
- Öyleyse mübalağa etmiş. | Open Subtitles | -لقد شهد زوراً إذاً |