Bu çoğu insanın ziyaret edebileceği, bağ kurabileceği doğayı dâhil etmiyor. Sadece çocukların dokunamayacağı doğayı kapsıyor. | TED | وهذا يستثني أغلب الطبيعة التي يمكن لمعظم الناس زيارتها وخلق علاقة معها، بما في ذلك الغابة التي لا يمكن للأطفال لمسها. |
Aynı zamanda, binanın üzerinde ziyaret etmeye açık, manzaranın izlenebildiği bu teras bahçesini yaratabiliyoruz. | TED | وبعد ذلك يمكننا، في نفس الوقت، إنشاء هذه الحديقة على السطح فوق المبنى حيث يمكنك زيارتها والاستمتاع بالمنظر. |
Örneğin Vancouver, önceden orada bulunmadıysanız ziyaret etseniz iyi olur. Harika bir şehir. | TED | هنا، مثلا، فانكوفر، التي إن كنت لم تذهب إليها، ينبغي عليك زيارتها. إنها مدينة رائعة. |
Görmek istediğim şeyler, gitmek istediğim yerler ne kadar boyam kaldığı gibi. | Open Subtitles | اشياء اريد ان اراها ، اماكن اريد زيارتها كم مواد رسم املك |
Ara sıra ziyarete gelen eski bir okul arkadaşı peydahlanmıştı. | Open Subtitles | كان هناك صديق قديم في المدرسة معتاد على زيارتها من حين لآخر ذات يوم وقع بيننا شجار |
Diğer tarafı ziyareti hakkındaki safsataları mı? | Open Subtitles | كل هذا الهراء عَن زيارتها للجانب الآخر ؟ |
Neden biraz zaman ayırıp onu görmeye gitmiyorsun? | Open Subtitles | الذي لا نأخذ البعض الوقت ونذهب إلى زيارتها? |
Lord hazretlerinin sekreteri Matmazel Carroll'un söylediğine göre, bu elbisenin aynını Leydi Edgware Lord hazretlerini ziyaret ettiği sırada giyiyordu. | Open Subtitles | والذى قالت عنه تماما, سكرتيرتها, الأنسة كارول انه نفس الزى الذى ارتدته الليدى عند زيارتها للورد |
Bu nedenle de sizden onu ziyaret etmemenizi rica ediyorum | Open Subtitles | ولهذا من واجبي، في حضور صديقك، أن أسألك التوقف عن زيارتها. |
Onu ziyaret etmeyi bırakmıyorum çünkü yalnız, ...geçenlerde çocuğunun doğum günü olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لم أتوقف عن زيارتها لأنها وحيدة و أخبرتني أنه عيد ميلاد ابنها |
Sayfalarımda ziyaret etmek istediğim çok fazla yer var. | Open Subtitles | هناك العديد من الأماكن في صفحاتي أريد زيارتها. |
Öncelikle yemek yiyip, kilo almaya başlasın, sonra ziyaret edebilirsiniz. | Open Subtitles | حالما تبدأ بتناول طعامها واستعادة بعض من وزنها المفقود ،سيتاح لكما زيارتها |
Temizlenene kadar ziyaret edemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني زيارتها قبل تنقية جسمها من آثار المخدرات |
Soru avında ziyaret etmeniz gereken dört yer var:.. | Open Subtitles | هناكَ أربعة أماكن عليكم زيارتها . بلعبة البحث عن الأغراض : |
İlk ziyaret edilen bölgelerden biri okyanus ortası sırtının bölümlerinden East Pacific Rise oluyor. | Open Subtitles | من أول الأقاليم التي تم زيارتها ارتفاع شرق المحيط الهادي جزء من منطقة الإنفصال، تُدعى حيد منتصف المحيط. |
ziyaret etmekle kalmıyor. Olayı yeniden yaşıyor. | Open Subtitles | لا يعاود زيارتها فحسب بل يعيش جرائمه مجدداً |
Ailem ziyaret etmeyi bırakalı uzun zaman oldu. Bende ona eşlik etmek için her fırsatta buraya geliyorum. | Open Subtitles | توقفا والديّ عن زيارتها منذ وقت طويل، لذا آتي إلى هنا قدر استطاعتي لأسليها |
Oldukça tehlikeli bir yerdi. Zaman makineniz olsa gitmek isteyeceğiniz bir yer değildi yani. | TED | كان المكان خطير جدًا، ليس من نوعية الأمكنة التي تتمنى زيارتها إذا كنت تملك آلة زمن |
Ve bir noktada gitmek istediğin bir adayı farkediyorsun. | Open Subtitles | وفي وقت ما, تدرك ان هناك قريه نائيه تود زيارتها. |
Hayır, bu aptalca gelecek ama her yaz Yonkers'a onu ziyarete giderdik. | Open Subtitles | كلا ما سأقوله قد يبدو غبياً لكننا كنا مجبرين على زيارتها كل صيف في يونكرز |
Ama birkaç yıl sonra ziyareti kesti. | Open Subtitles | لكنّه توقّف عن زيارتها بعد بضع سنوات |
Onun için önemliysem, onu görmeye gideceğim zamanları beni boşuna beklemek zorunda kalmasın diye söylemek istiyorum. | Open Subtitles | سأكون قادراً على إخبارها متى يمكنني زيارتها مرّة أخرى , حتى لا تضطر للانتظار |
Tesia'nın son ziyaretinden sonra Varşova'da benim evimdeki durumlarla ilgili dedikodu yaptığı doğru mu? | Open Subtitles | هل صحيح أنه بعد زيارتها الأخيرة تيزيا بدأت بنقل الإشاعات في وارسو عن وجود أشباح في منزلنا؟ |
Ne kadar kötü olduğunu bilmiyorum ama ziyaretine gitmem lazım galiba. | Open Subtitles | لا ادري مدى سوء الوضع ، لكن اعتقد ان علي زيارتها |