Ama efendim, oraya sahte ay inişi için dekor kuruyorduk. | Open Subtitles | لكن سيدي, تلك المنطقة التي زيفنا فيها الهبوط على القمر ؟ |
Ayarladığımız anlaşmayı yumuşatmak için de... uydurduğumuz sahte çıkarları gerçek gibi göstermeliyiz. | Open Subtitles | ولنجعل الصفقة مجزية أكثر سنضرب هذه المصالح التي زيفنا وجودها يجب أن يكون لها مصداقية |
Kaptan bizi sahte kaza alanı yakınlarında indirecekti aslında. | Open Subtitles | كان من المُفترض أن يتركنا القبطان في المكان الذي زيفنا فيه الحادث. |
İnsanlar gerçekten de hasta ama onlara sahte teşhisler koyuyoruz. | Open Subtitles | الناس قد يكونون حقا مرضى ونحن زيفنا التشخيصات |
Ölümünü biz tezgahladık. Çoğu sahte ölüm hikayeleri gibi bu da uzun hikaye. | Open Subtitles | زيفنا موته، إنّها قصّة يطول شرحها كأغلب قصص تزييف الموت. |
Ron Howard, filmde olmayan Buzz Aldrin'e rastladı ve bu görüntüleri sahte şeylerle çektiğimizi bilmiyordu ve şöyle tepki verdi, tepki verdiğinde oynatacağım. | TED | التقى رون هوارد ببز ألدرن، الذي لم يكن بالفيلم أي أنه لم يكن يعلم بأننا زيفنا تلك اللقطات، لذا كان رده كما يجب، لذا سأريكم هذا. |