sıcak, çok sıcak olacak ve öğlen vakti gölgede kalsanız iyi edersiniz. | Open Subtitles | وستكون ساخنة، ساخنه جدا، لذا من الافضل البقاء في الظل وقت الظهيره |
sıcak olsa da olmasa da üflüyorum ve bu da bazılarını rahatsız ediyor. | Open Subtitles | أنا أكلها سواء كانت ساخنه أم لم تكن وهو أمر يزعج بعض الناس |
sıcak çikolata sipariş ettim diye benimle alay etmediğin için sağ ol. | Open Subtitles | شكراً لعدم السخرية مني لطلبي شوكولاته ساخنه وحاولي الدخول إلى الفيس بوك |
sıcak su! Kendimize gelmemiz zor olmuştu. Kuştüyü yorgan nasıl birşeydir bilmiyorduk bile. | Open Subtitles | تخيل فقط روعة وجود مياه ساخنه لم نتخيل قط أن المكان سيكون أكثر راحه من منازلنا نفسها |
Bu yüzden tabak biraz sıcak olacak. Ama sizin için sorun olmaz. | Open Subtitles | لذا الاطباق ستكون ساخنه لكن هذا لن يكون مشكله لكم |
sıcak yemek, sıcak duş, sıcak yatak var. | Open Subtitles | نحظي بوجبات ساخنه و حمام ساخن و فراش دافئ |
Adamım, Onlara sıcak, yararlı bir aş verdiğinde insanların yüzü aydınlanıyor. | Open Subtitles | يارجل .. وجوه الناس الاقل حظا تشرق حين تعطيهم وجبه مغذية و ساخنه .. |
Sadece birazcık sıcak su ve buhar! Ne kadar kötü olabilir ki? | Open Subtitles | إنها مجرد مياه ساخنه وبخار ما السيئ الذي في هذه ؟ |
Pastırmalı sandviç, çizburger sarısı dağılmadan kızartılmış yumurta, kızarmış kanat ızgara sosis sıcak ton balığı ve kızarmış tavuk şinitzel de size olmalı. | Open Subtitles | هامبوجر بالجبنه ها هو بيض مقلي , أجنحه ساخنه نقانق مُدخنه |
Yarım saat kadar sonra da üstünde durdukları kayalar kadar sıcak oluyorlar. | Open Subtitles | وفى النهايه بعد نصف ساعه أو أكثر قليلاً تصبح أجسامهم ساخنه مثل الصخور التى يقفوا عليها |
Şaka yapıyorum. Sadece sıcak çikolata. | Open Subtitles | أنا أمزّح فحسب , أنه شراب شوكولاته ساخنه |
Bir dakika sıcak,sonra soğuk. | Open Subtitles | ساخنه في دقيقة وباردة في الدقيقة الأخرى؟ |
Eğer öğlene kadar bu cümlelerin hepsini söylerse herkese sıcak çikolata ısmarlayacağım. | Open Subtitles | وعليه فقد وعدت الجميع أنها لو قالتها كلها قبل الظهيره سألطلب شكولاته ساخنه |
Araçlar hâlâ sıcak, termal kameralar gösterecektir. | Open Subtitles | التيارات الحراريه سوف تظهر أن السيارات مازالت ساخنه |
Karavanda yaşıyorlar, sıcak suları var kablo TV'leri, İnternetleri var... | Open Subtitles | انهم يعيشون فى هذا المنزل المتحرك مياه ساخنه جاريه فضائيات و انترنت |
Eve gittiğimizde sıcak çikolata yapabiliriz. | Open Subtitles | ساعمل لك شوكولاته ساخنه عندما نصل الى المنزل |
Ve torbanın içi her zaman nemlidir çünkü o tüylü salak şeyler onu çok sıcak tutuyor. | Open Subtitles | و داخل الكيس دائماً رطب ؟ لان هؤلاء الحمقى يضعونها ساخنه جداً |
sıcak bir yemek ve rahat bir yatak uğruna hiç fena değil. | Open Subtitles | ليس سيئا بالنسبه لوجبه ساخنه وسرير محترم |
Sohbet ve sıcak yemek için geri dönüşmeye ikna ettim. | Open Subtitles | أقنعته بأن يتحول لأنسان لأجل المحادثة و وجبه ساخنه. |
Çantamı koyacak bir yer yok suya koymak için buz yok ve musluk buhar püskürtüyor... | Open Subtitles | لا يوجد مكان لحقيبة ماكياجى لا يوجد ثلج فى مياه الشرب الخاصه بى و المياه ساخنه كما جاءت من الصنبور |
Kurt-meme ucu kızartması. Sıcakken alın. Çok güzeller. | Open Subtitles | حلمات الذئب تناولوها وهي ساخنه, أنها رائعه |