ويكيبيديا

    "ساطعة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • parlak
        
    • aydınlık
        
    • parlıyor
        
    • ışık
        
    • Güneş
        
    • parıldıyor
        
    Bir meşale! Hoş bir gösteri. parlak, tehlikeli ve erkeksi kokan. Open Subtitles شعلة ، إنها دعامة جيدة ساطعة , خطيرة ، تبدو رجولية
    İçeri girip sesleri parlak ışıklarla değiştirecekti. Noel ışıkları gibi. Open Subtitles قال أنه سيدخل و يبدلها بأضواء ساطعة مثل عيد الميلاد
    Medeniyeti bu şekilde parlak tutmaya devam et, tamam mı? Open Subtitles حافظ على تـلك الـحضارة متقدةً و ساطعة , حسنٌ ؟
    Unut gitsin Bart. Dışarısı o kadar aydınlık ki ...gökte Fox uydusundan başka bir şey göremezsin. Open Subtitles انسى، إن السماء ساطعة في الخارج لا يمكنك رؤية شيء سوى قمر شبكة فوكس
    Burası RADIO ROANOKE Güneş parlıyor ve hava 25 derece. Open Subtitles هذه محطة راديو رونوك حيث الشمس ساطعة ودرجة الحرارة 78درجة
    orası sadece biraz daha parlak, yani bu insanlar çok merak uyandırıcı bir yol bulmuşlar. TED انها ساطعة قليلاً هنا لذا وجد هؤلاء الاشخاص حل ملائم
    Hatta Dora'nın mavi ve parlak noktalı siyah saçları ile güçlü karakterini öne çıkarmak için daha keskin renkleri kullandıysa bile. Open Subtitles لقد كانت ألوانها ساطعة الشعر الأسود المتلألئ مع الأزرق والأخضر ليعبر عن شخصية دورا القوية
    Dünyanın en büyük, en parlak, ışık gösterisini yapana kadar da durmayacağım. Open Subtitles لن اتوقف حتى يكون لدي اكبر انارة ساطعة بالتاريخ
    Gezinti bir yukarı, bir aşağı devam eder, döner ve döner, seni heyecanlandırır, ürpertir ve parlak renklerle doludur. Open Subtitles تقودنا الـــرحلة إلى أعلى و أسفل و حول لها رعشاتها و قشعريراتها ,ألوانها ساطعة
    parlak bir Güneş, sevgi dolu bir aile, rüya gibi bir ev ama sonra anne yok oluyor. Open Subtitles شمس ساطعة,عائلة محبة منزل مثالي لكن بعدها,تذهب الأم
    parlak ışıklar, Büyük şehir. Dallas'dan bile daha büyük. Open Subtitles أنوار ساطعة ومدينة كبيرة أنها حتى أكبر من دالاس
    Sıcak ve soğuk hava, uykusuz bırakma, yüksek ses parlak ışık metotları uygulanıp tehdit ediliyor. Open Subtitles حرارة , برد, حرمان من النوم, ضوضاء أضواء ساطعة, تهديد بالعنف
    Sıcak ve soğuk hava, uykusuz bırakma, yüksek ses parlak ışık metotları uygulanıp tehdit ediliyor. Open Subtitles حرارة , برد, حرمان من النوم, ضوضاء أضواء ساطعة, تهديد بالعنف
    Evet bir zamanlar ben de sahnedeydim. O ışıklar ne kadar parlak olur, unutmak mümkün değil. Open Subtitles أجل، كانت لديّ وظيفة سابقاً على خشبة المسرح لن أنسَ أبداً كم تكون تلك الاضواء ساطعة
    M.S 4 Temmuz 1054 yılında, yeni, parlak bir yıldız belirip, 3 hafta boyunca diğer yıldızları gölgede bırakacak derecede parlamıştır. Open Subtitles في 4 يوليو من عام 1054م ظهرت نجمة ساطعة جديدة وغطت على كل النجوم الأخرى في سماء الليل لأكثر من ثلاثة أسابيع.
    parlak, mavi gökyüzüne karşı bir sinekkuşu duruyordu. Open Subtitles كان هناك طائر طنّان وخلفه سماء زرقاء ساطعة
    Kasvetli, sulak bir dünyadan aydınlık ve gürültülü bir odaya geldi. Open Subtitles إنها قادمة من عالم مُظلم و مائي إلى غرفة ساطعة و صاخبة. لقد حان وقت مقابلتها لأمها و أبيها.
    Söz açılmışken, burası hep böyle aydınlık mı? Open Subtitles بالمناسبة ، هل هذه الغرفة ساطعة دائما؟
    Şemsiyeler yukarıda ama ihtiyacın yok. Bak, Güneş parlıyor. Çok güzel bir gün olacak. Open Subtitles الشمسيات بالأعلى، ولكنك لا تحتاجي لها انظري، الشمس ساطعة واليوم سيكون رائعًا
    Yine de başka bir baskı yapacağım galiba. Fazla ışık var. Open Subtitles أعتقد أنني سأطبع واحدة أخرى فهي تظهر ساطعة للغاية
    Güzel gözlerin, iki yıldız gibi parıldıyor. Open Subtitles جميلة هي عيونك .. إنها ساطعة مثل نجمين يلمعان

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد