Çünkü iki buçuk saat önce seninle akşam yemeği yemiştim. | Open Subtitles | لأننا تناولنا العشاء مع بعضنا من ساعتين و نصف فقط |
Bu rostonun pişmesi en azından iki buçuk saat alır. | Open Subtitles | هذا اللحم المشوي سيستغرق على الأقل ساعتين و نصف لتحضيره |
2:00? Bu iki buçuk saat içinde demek. | Open Subtitles | هذا سيكون بعد ساعتين و نصف من الان , اين تقع ستافلى ؟ |
Birliğe dönene kadar yalnızca iki buçuk saatimiz var. | Open Subtitles | لدي ساعتين و نصف قبل العودة للمعسكر. |
Noelle'i bulmak için iki buçuk saatimiz var. | Open Subtitles | . " لدينا ساعتين و نصف لإيجاد " نوييل |
Ya iki buçuk saat uçak yolculuğu yapacaktık ya da on saat otobüste arkadaşlarımızla sohbet edecektik. | Open Subtitles | بدلاً من ان نستقل الطائرة لمدة ساعتين و نصف نستقل الحافلة لمدة 10 ساعات , و تكون مع اصدقائك و تتحدثون مع بعضكم البعض |
Derin denizlere dalmaya gidiyoruz. Ve bu tatlı fırsatı yakalamış olan herkes bilir ki yaklaşık iki buçuk saat boyunca aşağı inerseniz, zifiri karanlık bir dünya ile karşılırsınız. | TED | سوف نذهب في رحلة إلى أعماق البحر و كل من حظى بتلك الفرصة الجميلة يعلم انه لمدة ساعتين و نصف من الهبوط لا نرى شيئاً سوى الظلام القاتم. |
Buraya gelmek için iki buçuk saat araba kullandım. | Open Subtitles | قدت ساعتين و نصف كي أصل هنا |