Oysa Amerikalıların geliştirdiği modern sistem sayesinde posta helikopterlerle taşınmakta ve en kısa sürede düzgün bir şekilde gideceği adrese ulaştırılmaktadır. Amerika'da, her postacı günün bir saatini antrenmanla geçirmektedir. | Open Subtitles | كل ساعي بريد قريبا سيتطلب منه الخضوع لتدريبات خاصة. |
Ölü postacı mektup dağıtabilir mi? | Open Subtitles | كَمْ رساله بريد يستطيع أَنْ يسلمها ساعي بريد ميت؟ |
Bir CIA görevlisi, birer Amerikalı ve Kolombiyalı asker, bir postacı bir hemşire ve küçük oğlu. | Open Subtitles | بما فيه عميل المخابرات المركزية أمريكي، وعسكري كولمبي، ساعي بريد الممرضة وولدها الصغير ذلك الأب هناك |
Çünkü onu etkilemek istedim, ve bisikletli kurye olarak bunu yapamazdım. | Open Subtitles | ،لأنني أردتُ بأن أُبهرها .وكوني ساعي بريد عالدراجة لن يفيّ بالغرض |
James, ben postacıyım. Postacılar köpeklerden nefret eder. | Open Subtitles | جيمس ، أنا ساعي بريد يكره سعاة البريد الكلاب |
Ön balistik incelemelerde, postacıyı vuran kurşunla, onun tüfeği uyuşuyor. | Open Subtitles | أولي مباريات المقذوفات له بندقية لقتل ساعي بريد في و |
İki yıl da part time postacılık. | Open Subtitles | ومرتين كـ ساعي بريد بدوامٍ جزئي |
Birçok kayınbiraderimden biri postacıydı | Open Subtitles | أحد أصهاري المتعددين كان ساعي بريد |
Bir postacının Battery Park'da fayton tespit ettiğini duydum. | Open Subtitles | سمعت أن ساعي بريد لمح عربة ريكشا عند حديقة باتري. |
Biliyorum, postacı olamaz. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه لا يمكن أن يكون ساعي بريد ، الرجل الفحم ورجل الثلج ، لقد كانوا هنا اليوم |
kurye ya da postacı gibi üniformalı biri olabilir. | Open Subtitles | لذا قد يكون يرتدي زيا رسميا كرجل توصيل او ساعي بريد |
Bana bu sabah postacı olmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد أعلمني هذا الصباح إنه سيحب أن يكون ساعي بريد |
Bu sabah iki sebepsiz cinayet işlenmiş. Bir postacı ve bir psikiyatr. | Open Subtitles | جريمتين قتل صباح اليوم ساعي بريد وطبيب نفسي |
Bir postacı gibi çıkış kapısında duracaksın. | Open Subtitles | ستكون واقفاً خارج الكلية متنكراً بزي ساعي بريد |
Peçe takabiliyorsun da postacı üniformasının neyi var? | Open Subtitles | متي كان بإمكنك إرتداء نقاب فما الخطأ بإرتداء زي ساعي بريد ؟ |
Bir ara bize de öyle kılıksız bir postacı dadanmıştı. | Open Subtitles | لقد قابلت ساعي بريد في المنزل مثل هذا الوقح ،رجلٌ منحط حقاً |
Bir postacı bu adrese geliyor. | Open Subtitles | يذهب ساعي بريد إلى ذلك العنوان |
Hayır, sen postacı demiştin biliyorum sen bir postacısın, biliyorum. | Open Subtitles | لا، قلتَ ساعي بريد أعرفه وأنت ساعي بريد أعرفه! |
- Wayne Osborne'un öldürdüğü postacı mı? | Open Subtitles | - قتل ساعي بريد من قبل أوزبورن اين - - الحق |
- ...uzak dur. - Ben postacıyım! | Open Subtitles | لابد ان تبقى بعيداً عن الأنظار - أنا ساعي بريد - |
Wallace için söylenen, şirketin stok fiyatlarının düşüşünden dolayı umutsuz olması ve bir postacıyı rehine alması. | Open Subtitles | والاس يُقالُ لِكي يَكُونَ يائسَ على الشركةِ هبوط سهمِ، وأَخذَ a ساعي بريد رهينةِ. |
Bu yüzden postacılık yapıyorum. | Open Subtitles | لهذا أعمل ساعي بريد أيضا |
Baba bir zamanlar postacıydı. | Open Subtitles | كان والده ساعي بريد في السابق |
Düşünsene, postacının biri bütün mektupları kurcalıyor (! ) | Open Subtitles | تخيل ساعي بريد يتجسس على رسائل الناس |