Bense gidip şansımı mahvettim... sözde Byron Samson'un atını çalmışım. | Open Subtitles | سأضاجع نفسي حينها على افتراض أن أسرق حصان بيرون سامسن |
Samson hakkında duyduğun her boka inanma, ese. | Open Subtitles | لا تصدق هذه التفاهات ذلك لأنك تسمع سامسن |
Sonra birde Samson Simpson denen adamın işlettiği bir dağıtım şirketi var. | Open Subtitles | ثمّ هناك خدمة توصيل من قبل رجل يسمّى سامسن سيمبسن |
Babylon kötü bir tercih, Samson. | Open Subtitles | العمل في "بابل" يجلب الحظ السيء يا (سامسن) |
Bayan Jodie ve Bay Carl Sampson. | Open Subtitles | السيدة (جودي) والسيد (كارل سامسن) |
Bizi Samsun'a götürebilir misin? | Open Subtitles | 'موروزف' أبمقدورك أخذنا إلى 'سامسن'؟ |
Sadece Samson onunla konuşabiliyor. | Open Subtitles | كان قرار الإدارة، إن (سامسن) هو الوحيد القادر على الحديث معه. |
Byron Samson onu halletmeye geliyor. | Open Subtitles | بيرون سامسن قادم لأجله |
Samson, No Name'de Tommy Raymond'un... | Open Subtitles | سامسن حفر رأس تومي رايموند |
Sesi Byron Samson'a benziyor. | Open Subtitles | يبدو أنه بيرون سامسن |
Yemin ederim, Samson, gerçeği söylüyorum, Tanrı şahidimdir. | Open Subtitles | أقسم لك يا (سامسن)، أخبرك بالحقيقة والرب هو شاهدي. |
Samson'un onu hakladığını gerçekten düşünmüyorsun değil mi? | Open Subtitles | لا تظنين حقاً أن (سامسن) قتله، أليس كذلك؟ |
Dinle, Samson, çocuk bu karavana bir daha adım atmamalı anladın mı? | Open Subtitles | -إستمع إليّ يا (سامسن ). يجب ألا الفتى يضع قدمه في هذه المقطورة ثانية. هل تفهم؟ |
Samson'ın bu gece karnavalı kurdurması gerçekten hoş değil | Open Subtitles | هذا حقاً غير لائق. سيقدم (سامسن) العرض اللّيلة وكأن شيء لم يحدث. |
Hayır, hayır, hemen koş ve derhal Samson'a söyle. | Open Subtitles | لا، من الأفضل أن تهرعي وتخبري (سامسن) بسرعة. |
Bize uygun bir şeyler yapmalısın, Samson, yoksa yollarımızı ayırmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | يجب أن تصحح الأمر لنا يا (سامسن)، وإلا سنضطر لأن نبتعد. |
Sen yokken, aramızda toplantı yaptık, Samson. | Open Subtitles | بينما أنتما هناك، عقدنا إجتماع يا (سامسن). |
Samson, Delilah'a gücünün sırrını açıklayacak kadar güvenmişti, ama bu güveni, Delilah'nın ona ihanet etmesini engelleyemedi. | Open Subtitles | (إئتمن (سامسن) (ديليلا على سر قوته لكن ثقته لم تمنع ديليلا) من خيانته) |
Samson'un Palası ya da Ehud'un Kılıcı. | Open Subtitles | إنه كلمة الحق لـ (سامسن). إنه سيف (إيخود). |
İyi yolculuklar, Bay Sampson. | Open Subtitles | رحلة أمنة ياسيد (سامسن) |
Samsun'a. | Open Subtitles | 'سامسن' |