Ben gelene kadar bir arkadaşının olmamasının bir sebebi varmış. | Open Subtitles | هذا هو سبب عدم حصولك على صديق حتّى أتيتُ أنا |
Belki atik olmamasının sebebi onu bütün gece uyutmamış olmanızdır. | Open Subtitles | ربما سبب عدم نشاطها هو أنك أبقيتها مستيقظة طوال الليل. |
İşin ironik tarafı babamla sorunlarımı çözmem için bu kadar baskı yaptıktan sonra babamla tanışmayacak olmamın sebebi sensin. | Open Subtitles | أتعرف ما الأمر المضحك ؟ بعد كل إصرارك على حل مشاكلي مع والدي أنت هي سبب عدم مقابلتي له |
Bildiğiniz üzere, dışarda populer bir mecaz var. Şimdiye kadar bu dönüştürücü etkiyi hastalıkların tedavisinde kullanmamızın nedeni, yeterince etkili ilaçların bulunmaması ve bu kısmen doğru. | TED | و هناك عبارات مجازية معروفة أن سبب عدم حصولنا على تأثير تحولي على معالجة الامراض هو عدم تواجد أدوية قوية بشكل كاف، و هذا صحيح تقريباً. |
Marly'nin çocuğunun babasının kim olduğunu söylemememle aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس سبب عدم إخباري إيّاك عن هوية والد الجنين. |
New York' a taşınmak istememe sebebim sensin. | Open Subtitles | سأقول لكى سبب عدم موافقتى على الرحيل إلى نيويورك |
Ve bence modellerle uğraşmak istememesinin bir sebebi kendisinin Pauling'in gibi bir kimyacı olmamasıydı. | TED | وأظن بأن جزءاً من سبب عدم رغبتها في بناء مجسمات كان عدم كونها عالمة كيمياء بينما كان باولينغ عالم كيمياء. |
Orada ışık görememizin sebebi, oradan bize doğru gelecek ışığın olay ufku tarafından yutulması. | TED | إن سبب عدم رؤيتنا للضوء القادم من هناك، هو أن الضوء الذي يمكن أن يأتي إلينا من ذلك المكان قد ابتلعه أفق الحدث |
Dövüşmemenizin asıl sebebi kaybedenin ailesinin bu durumdan incinebilecek olmasıymış. | Open Subtitles | أن سبب عدم قتالكما يكمن بأنه سيتسبب بإيذاء سمعة عائلة الخاسر منكما |
Bölümümün hiç yanlış yapmamış olmasının sebebi benim koyduğum prosedürlerdir. | Open Subtitles | سبب عدم تعطل قسمى أبداً هو الاجراءات التى أنفّذها |
New York'a taşınmak istememin sebebi sensin. | Open Subtitles | سأقول لكى سبب عدم موافقتى على الرحيل إلى نيويورك |
Onun peşinden gitmememin sebebi, senin beni sürekli zorlamandı. | Open Subtitles | تعرف شيئاً؟ سبب عدم سعيي وراءها لأنك كنت تحفزني دوماً |
Karanlıkta görememenizin nedeni ışığın olmamasıdır. | TED | سبب عدم قدرتك على الرؤية في الظلام هو عدم وجود الضوء. |
Buradaki herkesten çok daha zengin olmasına rağmen. Ve çok büyük bir evi var. Kıskanmamamızın nedeni, onun çok tuhaf olmasıdır. | TED | بالرغم من انها اغنى منكم جميعا. ومن انها تمتلك منزلا كبيرا جدا. سبب عدم حسدنا لها هو كونها غريبة الاطوار. |
Muhtemelen pistin uzunluğu ile ilgili endişenlenmememin nedeni bu. | TED | وربما هذا هو سبب عدم تورطي أثناء تحديد طول مدرجي. |
Malibu'ya esir kampı kurmamalarıyla aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس سبب عدم بناءهم لمعتقلات على شواطئ ماليبو |
Yemeğe gitmeme sebebim aile elitlerinin beni orda gördüklerinde çıkaracakları gürültü. | Open Subtitles | سبب عدم رغبتي في الذهاب إلى تلك المأدبة هو أن الأعضاء الأخرين من النخبة الحاكمة سيحدثون جلبة كبيرة عند رؤيتهم لي |
Barda kimse yok. niye gelmediniz? | Open Subtitles | ،حانتي لا يوجد بها أحد ما سبب عدم مجيئكم إلى هُناك ؟ |
Gelmeme sebebin benim kararıma katılmıyor olmadı. | Open Subtitles | سبب عدم حضورك لانك لم تكن موافق على قراري |
Ve bu yüzden iş yerinde iş yapılmıyor, Y&T'ler yüzünden. | TED | و هذا هو سبب عدم إنجاز الأشياء في العمل انها بسبب الميم و الميم. |
Ablan neden hiç evde olmuyor? | Open Subtitles | ما سبب عدم تواجد أختك بالبيت؟ ماذا تعمل؟ |
O yüzden mi bugün Coral Prince'e gelmedin? | Open Subtitles | هل هذا هو سبب عدم مجيئك لمنزل الاميرة المرجانية اليوم؟ |
Silah sesini duymama sebebinin silahın susturulmuş olması gerçeği dışında. | Open Subtitles | عدا أن سبب عدم سماعك أي شيء هو أن الطلقة النارية كانت مكتومة |
Ama onu neden görmediğimizi anlamaya başladım. Onu görmediğimiz için olmasın? | Open Subtitles | بدأت أن أفهم سبب عدم رؤيتها لأننا لم نراها |