- Ne zaman olacağını biliyorum. - Sana gerçekmiş gibi geldiğini biliyorum. | Open Subtitles | اعرف التاريخ التي ستحدث فيه اعرف انها ستكون حقيقة بالنسبة لك حينها |
CEO'lar ve bilim insanları geleceğin yapay zekâ teknolojilerinin ne olacağını düşünmek üzerine ağırlıklarını koydular. | TED | الرئيس التنفيذي و العلماء قد اثقلوا على ما يفكرون به تقنية الذكاء الاصطناعي ستحدث في المستقبل |
Ve bütün bunlar, metaforik kamp ateşinin etrafında gerçekleşecek. | TED | كل هذه الأشياء ستحدث في المخيم المجازي. |
Güvenlik hayatınızın odak noktası olursa, başınıza gelecekler şunlardır. | TED | أعتقد أنه عندما يكون هذا تركيز حياتك ستحدث هذه الأشياء. |
Rahat bir yere otur istersen. Bu anlaşma yarın yapılacak. | Open Subtitles | لعلّكَ عليكَ أن ترتاح هذه الصفقة ستتم غداً، إنّها ستحدث |
Ama genel inanışa göre, Eğer bir kız sana dokunduysa çok çok kötü şeyler olacaktır. | Open Subtitles | لكن الشعور العام كان .. إذا مستك فتاة بعض أشياء سيئة جدا جدا، كانت ستحدث |
Bana gelecekte olacakları göstereceksin. | Open Subtitles | و أنت ستريني الأشياء التي ستحدث في المستقبل |
Kimsenin siklemediği ufacık bir yerde küçük bir savaş çıkacak ve mağlup Olacak tarafın birazcık yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | ستحدث حرب صغيرة في مكان صغير , لا يأبه أحد بشأنه و الطرف الذي سيخسر, سيحتاج القليل من المساعدة |
Morpheus böyle olacağını söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال مورفيوس أن الأمور ستحدث بهذه الطريقة |
Bunun okul için ne büyük kayıp olacağını hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | وأستطيع أن أتخيل مدى الخسارة الفادحة التى ستحدث للمدرسة |
Bunun ona neye mal olacağını söyleyeyim: | Open Subtitles | لكنني أستطيع أن أخبرك بكل تأكيد أنها ستحدث |
Morpheus böyle olacağını söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال مورفيوس أن الأمور ستحدث بهذه الطريقة |
O savaşın neye benzeyeceğini biliyormuş gibi davranmayacağım, ya da hangi savaş alanında olacağını. | Open Subtitles | وأنا لن أدعي معرفة ما سوف تبدو مثل تلك الحرب أو على أي ميدان المعركة ستحدث |
Ve yaşanan tüm bu korkunç şeylerin olacağını öğrendiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | ولم أعلم أنكِ تعلمي بالأشياء الفظيعة التي ستحدث |
Bundan sonra günde üç defa yapacağımız toplantılarımız burada gerçekleşecek. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً, اجتماعاتنا اليومية الثلاثة ستحدث هنا دائما |
Umumi yerde öpüşme bugün gerçekleşecek. | Open Subtitles | حسناً ، سنعود إلى اللحظة التي توقفنا عليها القبلة على مرآى الناس ستحدث اليوم |
Ama bunu duymak istersin. büyük bir suikast gerçekleşecek. | Open Subtitles | حسناً، سترغب بالاستماع إلى هذا ثمة مؤامرةً كبيرة ستحدث |
doğru şeylere inanmalıyız ne olursa olsun gerçekleşek | Open Subtitles | يجب علينا أن نؤمن بأن الأشياء الصحيحة ستحدث بغض النظر عما سواه |
Dikkat dağıtmak için yapılacak atışlar sekiz kırk beşte başlayacak. | Open Subtitles | خطف الإلهاء ستحدث بعد 5 دقائق في الــ 8: 35 |
Eğer başka duruşmalar da olursa, ki eminim olacaktır gelip tanıklık etmenizi çok isterim. | Open Subtitles | اذا كانت لدينا جلسات استماع في المحكمة والتي اظن انها ستحدث اريدك ان تاتي وتشهد |
Bir dokunuş, ve bir şeyler görüyorum... Olmuş olanları, olacakları.. | Open Subtitles | بلمسة واحدة ، أستطيع أن أرى أشياء أشياء حدثت ، وأشياء ستحدث |
Bu tuşa basınca fotoğraftan kıvılcım çıkacak. | Open Subtitles | بالضغط على هذا الزرّ، ستحدث شرارة في الصورة |
Birdenbire büyük düzenleyici değişimler, anlaşmazlıklarla bağlantılı, güvenlik ve gizlilikle alakalı büyük sorunlar oluşacak. | TED | وفجأة، ستحدث تغيرات تنظيمية ضخمة وقضايا ضخمة مرتبطة بالصراع وقضايا كبيرة مرتبطة بالأمن والخصوصية. |
Hepimize olduğu gibi kesinkes hepsi senin de başına gelecek. | Open Subtitles | كل هذه الأشياء ستحدث لك بالتأكيد كما حدثت لنا جميعاً |
Bir dokunuşta bazı şeyler görüyorum. Olmuş olanı ve Olacak olan şeyleri. | Open Subtitles | بلمسة واحدة أستطيع أن أرى أشياء أشياء قد حدثت ، وأشياء ستحدث |