Yani, evren şu anda olduğu gibi genişledikçe karanlık enerji daha da artacak. | TED | إذاً ، كلما توسع الكون كما يفعل الآن ، ستزداد الطاقة المظلمة . |
Durumunun daha da kötüye gittiğini ve bir daha eve gidemeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | قال ان صحته ستزداد سوءا ، وانه لم يعود إلى المنزل مرة أخرى. |
Enfeksiyonun daha da kötüleşecek. Toksinler kanına karışacak. | Open Subtitles | ستزداد العداوى سوءاً و السموم ستنتشر في دمك |
Gözlerini açık tutarsan, topu yakalama şansın on kat artar. | Open Subtitles | ابق عينيك مفتوحتين و ستزداد فرصتك للإمساك بها عشر درجات |
Bu doğru, yakında, bu yaratıklardan yüzlercesi benim düzenimde olacak ve ben onları insan ile beslediğim sürece, sayıları Giderek artacak. | Open Subtitles | ذلك صحيح قريباً، مئات من هذه المخلوقات سيكونون في تصرفي وأعدادهم ستزداد |
Yani daha da kötüye gidecek. | Open Subtitles | ستزداد الحالة سوءاً إذاً صحيح؟ |
Zaman ilerledikçe yer çekimi artacak, ta ki tamamen dünyada oluncaya kadar. Ancak sizi temin ederim oraya kadar varamayacağız. | TED | مع مرور الوقت، ستزداد الجاذبية حتى نعود إلى كوكب الأرض، ولكن أود أن أؤكد لكم أننا لن نستطيع الوصول هناك. |
Yoksa işler iyileşeceği yerde daha da kötüye gider. | Open Subtitles | أو أنّ الأمور ستزداد سوءاً قبل أن تتحسّن |
daha da üsteleyecektim ama bu sefer daha çok şüphelenecekti. | Open Subtitles | كان بوسعي الضغط أكثر، ولكنّها ستزداد ريبةً ليس إلاّ |
Hayatımda şu anda düzgün giden pek bir şey yok, ve eminim her şey daha da kötüye gitmeye devam edecek ama, ...sen iyi bir şeydin. | Open Subtitles | لم يحصل لي الكثير من الأشياء الجيدة في حياتي .. وأنا متأكدة بأن الأمور ستزداد سوءا , ولكن .. انت كنت شيئا جيدا |
Bela her köşede beni bekliyor ve daha da kötü olmasında korkuyorum. | Open Subtitles | المتاعب تنتظرني بكل مكان وأخشى أن الأمور ستزداد سوءاً فحسب |
Her halükarda burada işler daha da boka saracak. | Open Subtitles | في كِلتا الحالتين، الأمور ستزداد سُوءاً هُنا. |
Şimdi daha da iyi olacaksın. İyi bir şarap gibi yıllandın. | Open Subtitles | ستزداد براعة الآن فقد نضجت مثل نبيذ معتّق. |
Bu seçimden sonra daha da fazlasından sorumlu tutulacak. | Open Subtitles | و مع هذه الانتخابات ستزداد مسؤوليته أكثر فأكثر |
Aslında, önümüzdeki 20 yıl içinde, işlerin aynı doğrusal oranda aynı kalması durumunda işlerin daha da kötüleşeceğini düşünmek için çok neden var. | TED | في الحقيقة، هناك كل ما يدعو للاعتقاد أنها ستزداد سوءاً، وهكذا سوف تبدو إذا بقيت على حالها، وبنفس المعدل الخطي في ال 20 عام المقبلة. |
Sana onu şimdi iletirsem kuşkular artar. | Open Subtitles | ستزداد الشكوك لو قمنا بتسليمه إليك في هذا الوقت. |
Böylece, fiyat aynı olmasına rağmen değerleri artar. | Open Subtitles | ستزداد قيمتها بهذه الطريقة ولا تزال بنفس السعر |
Top çarpışmanın etkisiyle parçalanmasa veya hiç bir engele çarpmasa bile, hava onu yavaşlatırken sapma açısı artar. Giderek küçülen sarmallar biçiminde kıvrılarak, sonunda durur. | TED | حتى وإن لم تتحطم الكرة عند الارتطام، أو تصطدم بأية عوائق، بينما يعمل الهواء على إبطائها، ستزداد زاوية انحرافها، مما يجعلها تدور في حلقات أصغر وأصغر حتى تتوقف تمامًا. |
Peki ama karartılar? Giderek kötüleşiyor. | Open Subtitles | و لكن بخصوص انقطاع الكهرباء فإنها ستزداد سوءاً |
Çünkü kalırsan işler daha kötüye gidecek. | Open Subtitles | ولكنك لو بقيت هنا، ستزداد الأمور سوءا |
Yoksa işler kötüye gidecek. | Open Subtitles | أو أن الأمور ستزداد سوءاً بالفعل |
Artan tüketici bilinci ile bu piyasa güçlerinin gücü artacak. | TED | ومع تزايد وعي المستهلك، قوى السوق هذه ستزداد قوة. |