Bulaşıkları yıkarken kullanılan o buruşuk şeyler iş görür. | Open Subtitles | كما تعلم، واحدة من هذه المَمْسحات الصغيرة التي يغسلون بها الأطباق ستفي بالغرض |
Arabalar ve tırlar oyununu çok sever. Her oyun iş görür. | Open Subtitles | اوه, انه يحب السيارات و الشاحنات اي لعبه ستفي بالغرض |
Genelde kedi ve köpekler ama işe yarar. Umarım yaraları seversin. | Open Subtitles | في العادة، أنا أفعل ذلك للقطط والكلاب ولكن هذه ستفي بالغرض. |
- Rica ederim. Genelde kedi ve köpekler ama işe yarar. | Open Subtitles | في العادة، أنا أفعل ذلك للقطط والكلاب ولكن هذه ستفي بالغرض. |
Daha iyi bir şeyiniz yoksa bunlarla idare etmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | ، إذا لم يكن لديك أفضل من ذلك هذه ستفي بالغرض |
Basit bir evet ya da hayır yeterli olur. | Open Subtitles | إجابة بسيطة بالموافقة أو الرفض ستفي بالغرض. |
Tek ihtiyacımız bir oyun kartı. Herhangi bir kart işimizi görür. | TED | كل ما نحتاجه هو ورقة لعب. أي ورقة ستفي بالغرض. |
Evet, öyle gurmelere layık bir yemek değildir ama işini görür. | Open Subtitles | صحيح أنها ليست بالمأكولات الراقية تماماً, لكنها ستفي بالغرض |
155 işimi görür. Neredeler? | Open Subtitles | مدافع 155 مم ستفي بالغرض أين أنت؟ |
Başkan Hanım, silahların yerini tam olarak belirleyebilirsek hava saldırısının işe yarayacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة أومن بأن ضربةً جوية مدوية ستفي بالغرض طالما بإمكاننا تحديد المكان الصحيح للأسلحة بدقة |
Sade bir çözüm; basit ve kaba kuvvet içeren, en iyi haline getirilmemiş bir çözümdür ama iş görür. | TED | الحل الساذج البسيط، نهج قوة غاشمة لم تتطور بعد... ولكن ستفي بالغرض. |
Bildiğim eski bir gemi var. Şimdilik iş görür. | Open Subtitles | ،أعرف مكان باخرة ستفي بالغرض الآن |
Biraz eski fakat iş görür. | Open Subtitles | إنها مهترية قليلا، لكنها ستفي بالغرض |
Bunu kullanabiliriz. İş görür. | Open Subtitles | نستطيع استخدام هذه ستفي بالغرض |
Silhat yağından yapılmış yara lapası işe yarar ayrıca güzelavrat otu tentürü de kalbi uyarır. | Open Subtitles | كمادة من زيت "الباتشولي" ستفي بالغرض وصبغة الـ"بالادونا" لتنشيط القلب |
Bu burun sondası değil ama işe yarar. | Open Subtitles | ليست قنية أنفية، لكنّها ستفي بالغرض. |
Evet, işe yarar. | Open Subtitles | نعم، ستفي بالغرض |
Noel kartı zamanı gelene kadar idare eder. | Open Subtitles | ستفي بالغرض حتى موعد بطاقات الأعياد الميلاد |
Harfi harfine uygun değiller ama şimdilik idare ederler. | Open Subtitles | إنها ليست على الموضة ولكنها ستفي بالغرض شكرًا لك |
Şey,bir deniz ejderhası değil ama idare edecek. | Open Subtitles | هذه ليست تنين بحر ولكنها ستفي بالغرض |
Sadece 10,000 yeterli olur. | Open Subtitles | العشرة آلاف ستفي بالغرض |
Sanırım öpüşmek de işimizi görür. | Open Subtitles | أعتقد أن القبلات ستفي بالغرض أيضاً. |
O işini görür öyleyse. | Open Subtitles | هذه ستفي بالغرض |
Şu öndeki kırmızı XKE, işimi görür. | Open Subtitles | السياره الحمراء في المقدمه ستفي بالغرض |
Lisedeyken tiyatro dersi almanın bir gün işe yarayacağını biliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أعلم دائماً بأن دروس الدراما ستفي بالغرض يوماً ما |