Ödeme yapmak zorunda olanların dörtte birinden fazlasının kredilerini ödeyememesine nasıl şaşıralım? | TED | هل هناك من غرابة أن أكثر من ربع الذين يتوجب عليهم لا يستطيعون سداد قروضهم الطلابية؟ |
Bundan sonra bir iş bulup bana Ödeme yapabileceğini zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا أظنك ستحصل على وظيفة لتستطيع سداد الدَين لي |
Son istediğim sen evlenmeden önce bir şeyler yapabilmek böylece krediyi ödemek. | Open Subtitles | كان منتهى أملي أن أحصل مالاً من زواجك حتى أتمكن من سداد القرض |
Seyahat harcamalarını patronuma geri ödemek bana pahalıya patlayacak. | Open Subtitles | سداد دين رئيسي بنفقات السفر سوف تعيدني للطريق الرئيسي |
Herkes işine gitmiş koca evlerinin kredi taksitlerini ödemeye uğraşıyor. | Open Subtitles | الجميع في العمل يُحاول سداد ثمن هذه المنازل الضخمة. |
Bana on gün verirseniz ödemeyi yapabilirim. | Open Subtitles | بوسعى سداد المبلغ إنْ أمهلتنى عشرة أيام ٍ. |
Şurada bir öğretmen, şurada iki çocuk annesi. Borçlarını ödeyemeyen kişiler. | Open Subtitles | "مدرّس مدرسة هنا وأمّ لطفلين هناك، أشخاص لا يمكنهم سداد ديونهم" |
İşte gerçek bir hediye daha. Ve parası ödendi. | Open Subtitles | وهدية حقيقية أيضاً, تم سداد ثمنها |
- Doğru mu? Otis banka kredisini ödemiyordu. | Open Subtitles | توقف (أوتيس) عن سداد قرض البنك |
İşte bu yüzden Gita'ya Ödeme yapamadım. | Open Subtitles | وبسبب هذا لم استطع سداد الايجار لجيتا جى |
Araşırmaları bitirmek için Ödeme yapmaya çalışıyordu, yani ifade veremezlerdi. | Open Subtitles | كان يحاول سداد الباحثين، حتى لا يشهدوا ضده |
Ve ben o yatırımcılara Margaritaville Ödeme Planı işini kakaladım, evet. | Open Subtitles | وأقوم بتوصيلهم مع مستثمرين يرغبون في الحصول على عمل في خطة سداد الأقساط لآلات المارغريتا, نعم. |
Borcu geri Ödeme konusunda biraz sıkıntı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وقال أنّه يُعاني من مشكلة في سداد القرض. |
Belki de babanın faturaları ödemek için paraya ihtiyacı olmuştur. | Open Subtitles | ربما احتاج والدك لنقود من أجل سداد الفواتير. |
Sana söyleyeyim, bu faturaları ödemek istiyorsak birkaç tane ev arkadaşı almalıyız. | Open Subtitles | كما قلت لك... سنضطر أن نحضر رفيقي حجرة آخريين إذا كنا نريد سداد تلك الفواتير |
Bunu ödemek için acele etme. | Open Subtitles | وليس هناك عجلة فى سداد هذا |
İlk başta aldıysan, aynı düşük vergiyi ödemeye devam edersin. | Open Subtitles | فسوف تستمرين في سداد المعدل الأقل الذي قبلتي به في بادئ الأمر |
Hala ihtiyacım olan tıbbı tedaviyi ödemeye çalışmamdan bahsediyorum. | Open Subtitles | بل أقصد القدرة على سداد ثمن العلاج الذي لا زلت بحاجته |
Faturaları ödemeyi, para çekmeyi unuttuğu oluyor. | Open Subtitles | تنسي سداد الفواتير .. أو متابعة حسابها البنكي |
Faturaları ödemeyi, para çekmeyi unuttuğu oluyor. | Open Subtitles | تنسي سداد الفواتير .. أو متابعة حسابها البنكي |
Tabii ya ne demezsin, bunu bir de kredi kartı borçlarını ödeyemeyen bana sor. | Open Subtitles | حسناً، قم بإخباري ذلك حينما أعجز عن سداد فواتير بطاقتي الإئتمانيّة |
Kredilerini ödeyemeyen eski mahkumları. | Open Subtitles | مُحتالين سابقين تعثروا في سداد ديونهم |
Borcun ödendi o halde. | Open Subtitles | سداد ديونك بعد ذلك |
Eminim Murph onun faturalarını düzgün ödemiyordu. | Open Subtitles | ميرف) لم يكن بإمكانه) ...سداد الفواتير |