Bir de bazıları vardır ki, mutluluğu aramayı bırakır. çünkü bir gün hep karşılarında duruyor olduğunu fark ederler. | Open Subtitles | ولكن يوجد أولئك الذين توقفوا .. عن البحث عن السعادة .. لأنهم اكتشفوا ذات يوم أن سعادتهم أمامهم .. |
Kendi cebinden ödedikten sonra adamlarımın mutluluğu benim için para demektir. | Open Subtitles | أنت تدفع من نقودك، ورغم ذلك سعادتهم مكسب لي |
neler olacak görelim. Bazıları alıştıkları şeyi yapsın ve kendilerince harcasınlar, bazıları parayı versinler, mutluluklarını karşılaştırsınlar ve gerçekten mutlu olacaklar mı görsünler. | TED | و أن يصرفوا أموالهم على أنفسهم و لنجعل بعض الناس يهبونه للغير و لنقس سعادتهم و لنر ما إذا صاروا ، فعلا ،أكثر سعادة |
Her şeye rağmen önümüzde diz çöküp yalvarırlar, çünkü mutluluklarını bozacak hiçbir şeye tahammül edemiyorlar. | Open Subtitles | و لا أعلم لماذا يثيرون كل هذه الضجه حوله و لكنهم يفعلون و كلما جعلتيهم يتوسلون بشكل أكبر إزداد مدى سعادتهم |
Şunu mu diyorsun, beni gördüklerine sevinmek yerine birşey getirmedim diye mutsuz olacaklar. | Open Subtitles | أتقولين بأنهم بدلاً من سعادتهم برؤيتي، سينزعجون من عدم جلبي لشيء |
İlişki danışmanı olmadığıma göre mutlulukları beni ilgilendirmez. | Open Subtitles | بما أني لست موفقة ازواج سعادتهم غير مهمة |
Bazen annelerimiz için bir şeyler yaparız. Onların mutluluğu bizimkinden önce gelir. | Open Subtitles | أحيانًا نفعل أمور لأمهاتنا نجعل سعادتهم أهم من سعادتنا. |
Vardies, iyi, onların işi mutluluğu korumak amaçlanmıştır. | Open Subtitles | وظيفة روبوتات الفاردي أن تحافظ على سعادتهم |
Bu saf, heteroseksüel erkek mutluluğu. | Open Subtitles | هكذا يعبر غير المخنثين عن سعادتهم |
Ama kendi mutluluklarını bulmak için evlenip gitmeleri gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن لكى يعثروا على سعادتهم الخاصة فأنهم بحاجة إلى الزاوج والذهاب بعيدا |
Müdahale ederek mutluluklarını... mahvetmek bize mi düşer? | Open Subtitles | ماذا تقولين؟ مسئوليتنا أن ندمر سعادتهم عن طريق "التطفل" |
Umuyorum ki, zamanla, insanların günlük yaşamlarındaki anlık mutluluklarını ve deneyimlerini izleyerek, mutluluğun bir çok önemli sebebini açığa çıkarabileceğiz ve sonunda, mutluluğun bilimsel açıklaması sadece daha zengin ve sağlıklı değil, aynı zamanda daha mutlu bir gelecek yaratmamızda bize yardımcı olacak. | TED | وأملي أنه على مر الزمن، عن طريق تتبع الناس و سعادتهم اللحظية و تجاربهم في الحياة اليومية، سوف نتمكن من إزلة اللثام عن الكثير من أسباب السعادة الهامة، ومن ثم في نهاية المطاف، التوصل إلى فهم علمي للسعادة يساعدنا على خلق مستقبل ليس فقط أكثر ثراء وأكثر صحة، ولكن أكثر سعادة كذلك. |
mutluluklarını üzüntüye dönüştürecek. | Open Subtitles | وتتحول سعادتهم إلى أسى |
Ebeveynler ne kadar mutsuz olursa olsun sonuçta çocuklarının iyiliği için beraber kalmaları gerektiğine dair kitaplar yok mu? | Open Subtitles | أليس هنالك كتاب كامل حول كيف على الأهل أن يبقوا سوياً بغض النظر عن مدى سعادتهم وفي النهاية الأفضل يكون للأطفال؟ |
Yabancı bir ülke çocuklarımızın obez olmasına neden olsaydı bu onların sağlığını etkileyecek, onları mutsuz edecek morallerini bozup özgüvenlerini düşürecek olsaydı bunu yabancı bir ülke çocuklarımıza yapsaydı muhtemelen savaş açardık. | Open Subtitles | لو كانت دولة أجنبية تسبب السمنة لأطفالنا والتي من شأنها التأثير على صحتهم وإيلام سعادتهم تسبب لهم الإحباط ويعانون من قلة الثقة بالنفس |
Neden mutsuz olduklarını anlayabilirsin. | Open Subtitles | بوسعك أنّ ترى سبب عدم سعادتهم |
Çünkü tabi ki, bazen geri alamayacağımız ve korkunç sonuçlar yaratan öyle kararlar veriyoruz ki, kendi sağlığımız ya da başka insanlarınkini, mutlulukları ve rızklarımızı ve hatta en kötüsü, hayatlarımızı kökünden etkiliyoruz. | TED | لأنه بالطبع، أحيانا نقوم بقرارات لا رجعة فيها وعواقبها رهيبة، سواء علي أنفسنا أو على أناس آخرون خاصة بصحتهم أو سعادتهم أو طريقة المكسب فى الحياة، وفي الحالات الأسوء .. حتى فى حياة هؤلاء أنفسهم. |
"Kesiyor beni bıçak sanki. Keskin mutlulukları." | Open Subtitles | "سعادتهم الحادة سكين بالنسبة لي" |