Keşke benim de mutluluk çipim olsaydı, her zaman mutlu olurdum. | Open Subtitles | انا اتمنى لو كان عندى رقاقة سعاده لكى ابقى سعيدا للابد |
Gelişiniz ümit bile edemediğim bir mutluluk getirdi bana. | Open Subtitles | حضورك أضفى علىَ سعاده لم أكن أجرؤ فى أن أأمل فيها |
Daha sonra hiç mutlu olamamış, mutluluk sadece bir süreliğine onun olmuş. | Open Subtitles | هذا ليس بعده سعاده ابداً. فقط السعادة في ما كانت تعيشه من قبل. |
Bizim için büyük zevk. İkinizin de mutlu olacağını biliyorum. | Open Subtitles | هذا من دواعى سرورنا و أعلم أن كلاكما ستعيشان فى سعاده |
Hayatta olmak bile mutluluktur. | Open Subtitles | -( فقط ان تكون حي سعاده )- |
Hiçbir şey beni bir gün seninle evlenmekten daha mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شئ سيجعلنى أكثر سعاده من الزواج بك فى يوم ما |
Birlikte geçirdiğimiz üç yıl boyunca bir an bile gerçek mutluluğu tatmadık. | Open Subtitles | لثلاث سنوات كنا فيها معاً لم تختبر ايّ لحضه سعاده حقيقيه واحده |
Kesin olan bir şey var ki o da miskin miskin oturmanın mutluluk getirmeyeceği. | Open Subtitles | أمر واحد أكيد أن تجلس هنا يائسا لن يجعل الأمور أكثر سعاده |
Sonra kendini yeniliyor..bu sana bir tür mutluluk veriyor aslında | Open Subtitles | وستبكين 7 دمعات; و اذا البكاء لاينفع . ربما تفرزين سعاده بشكل غير متوقع للعثور على |
Söyle o zavallı "şaka mı şeker mi" çocuklarına burada onlar için önceden paketlenmiş mutluluk yok. | Open Subtitles | أخبري هؤلاء الأطفال طالبوا الحلوى المثيرين للشقفة ليس هناك طرود سعاده لهم هنا |
Birçok çeşit mutluluk vardır, ama aynı zamanda tek bir çeşit: | Open Subtitles | هناك انواع كثيره من السعاده ولكن في نفس الوقت هناك سعاده وحيده |
Eğlenmek istiyorum, ama bana bu kadar mutluluk ile acıyı aynı anda yaşatırken nasıl eğlenebilirim? | Open Subtitles | اريد ان ابهج نفسي,اريد ولكن كيف لي ان افعل ذلك عندما تجلب لي هكذا سعاده |
Ilk kar yağışı ve çıkma, o zaman mutluluk. | Open Subtitles | أول تساقط للثلج ولقاء بعدها سعاده |
Şarabına mutluluk hapı katmıştım. | Open Subtitles | أجل, وضعت في نبيذك حبوب سعاده |
Daha mutluluk verici bir ilişki notu düşeyim ben o zaman. | Open Subtitles | حسنٌ, في علاقة أكثر سعاده |
Benim için büyük bir mutluluk anıydı. | Open Subtitles | هذه كانت لحظه سعاده كبيره لي |
Hayır. Ona mutluluk çipi yerleştirdim. | Open Subtitles | لا انه لديه رقاقة سعاده . |
Böyle efsane biriyle tanışmak ne büyük zevk. | Open Subtitles | يا لها من سعاده أن التقي بأسطوره |
(güvenlik) Bundan büyük zevk alıyorlar. Yapamam! | Open Subtitles | هذه سعاده عابره .. نحن نستدعي " الآمان ! |
Bu da mutluluktur. | Open Subtitles | هذه سعاده آيضا |
Bu da mutluluktur. | Open Subtitles | هذه سعاده أيضا |
Hey, dostum, yalnızca bilmeni istiyorum ki dünyaya senin kızın için şükrediyorum, ve hiçbir şey beni onu dölleyen adamla tanışmaktan daha mutlu edemez. | Open Subtitles | يارجل، أريدكَ أن تعرف أني أظن أن التواجد في عالم إبنتك و لا شيء سيجعلني أكثر سعاده |
Hiçbir şey beni daha mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شئ سيجعلنى أكثر سعاده |
Siz birbirinizi gerçekten seviyorsunuz ve gerçek mutluluğu yakalamıştınız. | Open Subtitles | أنتما أحببتم بعضكما بصدق و لربما تعيشان سويا فى سعاده |