Çalışan hafızanın sınırlı bir kapasitesi olduğunun ve çalışan hafıza kapasitesinin onu nasıl başarıya çevireceğimizden ibaret olduğunun farkına varmalıyız. | TED | لا بد ان نعرف ان الذاكرة العاملة لها سعة محدودة, و سعة الذاكرة المحددة هي نفسها الطريقة الني نناقش فيها ذلك. |
Yani bu en fazla ağırlık kapasitesi ve en uzun menzili olanı. | TED | ولذا فإن لديها أعلى سعة تحميل بالإضافة لمدى سير طويل. |
ücret performansı, bant genişliği, bir çok farklı kablolu kablosuz iletişim ölçümü kapasitesi, üstel bir biçimde büyüyor. | TED | الأداء السعري، عرض النطاق ، سعة الإتصالات مقاسة بعدة طرق مختلفة؛ سلكي ، و لاسلكي كلها تنمو أسيا. |
Bugün, doktorlar Claim'in yaklaşımını sürdürüyorlar, siyah insanlar ırksal olarak beyazlardan daha az akciğer kapasitesine sahiptir. | TED | واليوم، مازال الأطباء يؤيدون ادعاء كارترايت بأن السود كعرق سعة الرئة لديهم أقل من البيض. |
En son parçası, çalışan hafıza kapasite bakış açısından aklınızda bulunması gereken mesaj şu: İşlediğimizi öğreniriz. | TED | الان, القطعة الاخيرة, الرسالة التي ناخذها معنا الى البيت من وجهة نظر سعة الذاكرة العاملة : ما نعالجه, نتعلمه. |
Ne hakkında düşünmeye ihtiyacımız var? Belki Mavi Görevin artan bir biyolojik blog kapasitesi olduğunu düşünmeliyiz. | TED | إن الذي نريد أن نفكر فيه ربما للمهمة الزرقاء هو زيادة سعة السجل البيولوجي |
Bu teknolojinin, senin zavallı insan aklının almayacağı bir kapasitesi ve yetenekleri var. | Open Subtitles | هذه التقنية لَها سعة وقدرات أبعد من أي شئ يمكن لعقلك الإنساني أَن يفهمه |
Bu hızla giderse dünyanın veri kapasitesi önümüzdeki bahara kadar aşılmış olacak. | Open Subtitles | انشأت في آخر عامين بهذا المعدل الحالي, سعة تخزين البيانات في العالم ستنتهي بالربيع القادم |
Seyahatte taşınabilecek kadar hafif ama maalesef depo kapasitesi çok sınırlı. | Open Subtitles | مضيئ بما يكفي للسفر، للأسف سعة التخزين محدودة جدا |
Çalışan hafıza kapasitesi bundan yararlanma yetimiz, bildiklerimizi ve tutunduklarımızı alıp mevcut hedefimizi tatmin edecek yönlerde ondan yararlanma yetimizdir. | TED | الان سعة الذاكرة العاملة هي قدرتنا على تنفيذ ذلك, أو قدرتنا على اخذ ما نعرف و ما نتمسك به و تنفيذه بالطرق التى تجعلنا نشبع اهدافنا الحالية |
Geçmişimizdeki her detayı hatırlamıyoruz, çünkü beyinlerimizin kapasitesi sınırlı ve ortaokuldaki dolap kilidinin şifreleri gibi işe yaramayan anıları daha alakalı bilgilerle değiştiriyoruz. | TED | نحن لا نتذكر جميع تفاصيل ماضينا لأن لدى دماغنا سعة محدودة ونستبدل الذكريات غير المفيدة، كالرمز السري لخزانة المدرسة المتوسطة، بمعلومات أهم. |
Bilgisayarların kapasitesi gittikçe daha büyük olmaya başladıkça, ve zihinlerimizin kapasitesi aynı oranda büyümedikçe, yaptığımız herşeyi mümkün olduğunca etiketleme ihtiyacımız olduğunu farkediyoruz, geldiğimiz yolları tekrar yürüyebilmek için. | TED | كما أن سعة الكمبيوترات أصبحت كبيرة جدا جدا و سعة عقولنا ليست بهذا الحجم وجدنا أننا نحتاج أن نضع علامات بقدر ما نستطيع لكي نستطيع أن نسترجع دروبنا |
Örneğin, 2015'te yapılmış bir çalışmanın verilerine göre, Sahra altı Afrika'sında kurulmuş elektrik kapasitesi sadece yaklaşık 100 gigawatt. | TED | لذلك، على سبيل المثال، حسب بيانات 2015 فإن سعة الكهرباء المثبتة في جنوب الصحراء الأفريقية الكبرى هي فقط حوالي 100 جيجاوات. |
Peki gaz odalarının kapasitesi ne kadardı? | Open Subtitles | ولكن ماهي سعة غرفة الغاز الجديدة؟ |
Şarjör kapasitesi istenildiği gibi, on üç. | Open Subtitles | ... سعة مخزن الرّصاص ثلاثة عشر حسب المطلوب |
Aynı zamanda büyük kapasitesi vardır. | TED | هي أيضا ذو سعة كبيرة. |
Ciğer kapasitesi iyi mi? | Open Subtitles | سعة رئوية جيدة ؟ |
Gaz odalarının kapasitesi ne kadardı? | Open Subtitles | ماهي سعة غرف الغاز الجديدة؟ |
Hâyâl gücümüzün kapasitesine, inanılmaz yaratıcı kapasitemize. | Open Subtitles | من سعة مخيلتنا من قدرتنا الكبيرة على الابداع |
Tamam, iki vücut aynı derecede ancak farklı ısı kapasitesine sahipse... | Open Subtitles | إذا كان لدى جسمين نفس درجة الحرارة و لكن لديهما سعة حرارية مختلفة |
Veri sakalama bölümünde hala biraz kapasite kalmış olabilir. | Open Subtitles | ربما هناك المزيد من سعة السيرفر بمخزن البيانات |