Çünkü elindeki iş gücünün bir kısmı onu terk etmişti, Doğuyu, diğer tarafa gidebilmek için sistemi terk etmişti. | Open Subtitles | لأن جزءًا من القوى العاملة ،لديه كان يغادره يوميًا كانوا يغادرون الشرق، يغادرون النظام سعيًا للجانب الآخر |
Yani keçiler her bahar uçurumlardaki güvenli ortamı terk edip değerli tuzları aramak için üç gün süren tehlikeli bir iniş yapmak zorundadırlar. | Open Subtitles | فيجب أن تغادر الماعز كل ربيعٍ تلك الأجراف الآمنة وتقوم بهبوط خطيرٍ طيلة ثلاثة أيام سعيًا وراء تلك الأملاح القيّمة |
Vahşi köpek ekibi karadan bir avlanma kaydı yakalayabilmek için iki haftadan uzun bir süredir sürüyle takılıyordu. | Open Subtitles | جارى طاقم التصوير قطيع ..الكلاب لمدّة تزيد عن أسبوعين سعيًا لتصوير صيدها أرضيًا |
Onu bırakmazsan kötü şeyler onun için gelirler. | Open Subtitles | إن لم تضعي هذا الشيء جانبًا ستأتي أشياء شريرة سعيًا خلفه |
Gençliğimden bu yana hep psikolog olmak istemiştim ve bu tek amaç peşinde yıllar harcadım. | TED | وددتُ أن أكون طبيبًا نفسيًا منذ أن صرت يافعًا، وأمضيت سنين سعيًا وراء هذا الهدف. |
Böylece bu kanlı karmaşa içinde bize koyarak, Denemek ve bunu düzeltmek için şimdi kapalı. | Open Subtitles | مما أودى بنا لهذه الفوضى اللعينة، ينطلقان الآن سعيًا لمعالجة الوضع. |
Hasat yetersiz geldiğinde 6 ay beklese yüzde 50 daha fazla kazanabilecekken para için çaresizce, hasadı ölü fiyattan satıyorlar. | TED | عندما حلّ موسم حصادهم الهزيل، سعيًا للمال باعوا معظمه بأسعار زهيدة، بينما لو انتظروا لستة أشهر أخرى كان يمكنهم الحصول على أكثر من ذلك بخمسين بالمئة |
Bu hikâyeleri tarihi kayıtları düzeltmek için anlatıyorum çünkü nereden gelirsek gelelim ailelerimizi yabancı topraklara sürükleyen bu karmaşık hikâyeler her birimizin hayatlarına dokunuyor. | TED | أنا أروي هذه القصص سعيًا إلی تصحیح السجل التاريخي، لأنه ومهما کان أصل کل منا، فكل واحد منا قد تأثر بالقصص المعقدة التي دفعت بأُسَرنا نحو أرض أجنبية. |
Şimdiye dek iyi anlaşamadığımız doğrudur fakat hepimiz bunu ailemizi, klanlarımızı korumak için yaptık. | Open Subtitles | سعيًا نحو الأمل لا شك في أننا لم نتفق قطُّ في الماضي وحتى هذه اللحظة... ولكن كلاً منا فعل ما فعلَه لحماية أهله وعشيرته |
...para için zengin erkekleri cezbediyordu... | Open Subtitles | تغري الأثرياء سعيًا وراء اموالهم |
Peki... ortak amacımız için beraber çalışacağız: | Open Subtitles | حسنا... جميعنا نعمل سويًا سعيًا للهدف المشترك: |
Sovyetlerin yaptıkları vakit çalma düşüncelerini batının durumu için ve Orta Avrupa olmak üzere daha fazla olumsuz sonuçların böylece populer huzursuzluk daha ve daha fazla olacağına ikna etmiştir. | Open Subtitles | "ثيودور جيجر" خبير إقتصادي بالخارجية الأمريكية هو المماطلة لكسب الوقت سعيًا لأن يصبح الوضع في أوروبا الوسطى والغربية سيء أكثر وأكثر |
Yaprak Kitabı için gelmiş. | Open Subtitles | لقد جاءت سعيًا لكتاب الأرواح |
- Hançer için öldürülmüş olabilir. | Open Subtitles | نظنّها قُتلتْ سعيًا ورائه. |
Annenle seni belli bir hayattan korumak için yaptığımız onca şeyden sonra bilmen gereken dünya bu değildi. | Open Subtitles | بعد كلّ ما فعلتُه وأمك سعيًا لحماليتك من حياة بعينها -فهذا ليس العالم الذي اُفترض أن تشهديه . |
Annenle seni belli bir hayattan korumak için yaptığımız onca şeyden sonra bilmen gereken dünya bu değildi. | Open Subtitles | بعد كلّ ما فعلتُه وأمك سعيًا لحماليتك من حياة بعينها -فهذا ليس العالم الذي اُفترض أن تشهديه . |
İntikam için gelebilirler. | Open Subtitles | قد يأتون سعيًا للانتقام. |
"O gün ben de Gaugamela'da idim "Yunanistan'ın" "hürriyeti" "ve zaferi için çarpıştım!" | Open Subtitles | ...جئت إلى (غوغاميلا) اليوم" ...سعيًا وراء حرية... ...ومجد... |
Bunun için mi gelirler? | Open Subtitles | سعيًا خلف هذا... |
Primler çalışmayınca, müdürler, şirketlerinin geleceğini düşünmeyip de, kocaman ödüller veren kısa vadeli çıkarlar peşinde koştukça cevap hep aynı oluyor: | TED | عندما لا تُجدي الحوافز، عندما يتجاهل المسئولون التنفيذيون ازدهار شركاتهم على المدى البعيد سعيًا وراء مكاسب على المدى القصير ستؤدي إلى تحقيق أرباح ضخمة، دائمًا ما تكون الإجابة واحدة: |