Bardak kendi kendine hareket etti. Ve yere düştü. | Open Subtitles | الكأس كان يتحرّك لوحده لذا فقد سقط على الأرض |
Enkaz yere düştü bazı yerlerde hasar ve birkaç yaralı var fakat bildiğimiz kadarıyla hayat kaybı yok. | Open Subtitles | الحطام سقط على الأرض كان هناك بعض الأضرار وبعض الإصابات ولكن لا توجد أي حالات وفيات على حد علمنا |
Hamurunu karıştırırken yere düştü. | Open Subtitles | . . كان يمزج الخليط , ثم ثم سقط على الأرض |
Gırtlağında sopayla birlikte yere yığıldı ve kanlar içinde nefes almaya çalıştı. | Open Subtitles | سقط على الأرض والعصى بحلقه يحاول التنفس من خلال مجرى الدم |
Babam yere yığıldı. | Open Subtitles | والدي سقط على الأرض. |
Cal Howard'ın istekeletinin öncesi... ve Dünya'ya düştükten sonraki hali. | Open Subtitles | (الهيكل العظمي ل(كال هاورد قبل وبعد أن سقط على الأرض |
Kıyafetlerinin öncesi... ve Dünya'ya düştükten sonraki hali. | Open Subtitles | ملابسه قبل وبعد أن سقط على الأرض |
Bir dakika iyiydi, ve sonra yere düştü, titriyordu. | Open Subtitles | لقد كان بخير لدقيقة، ومن ثم سقط على الأرض تماماً، يرتجف. |
yere düştü ve tüfeği boşaldı. | Open Subtitles | و عندما سقط على الأرض بندقيته القديمة إطلقت من ذاتها .. |
Onu bıçakladı, o da yere düştü sonra da emin olmak için birkaç defa daha bıçakladı. | Open Subtitles | اذا هي طعنته ، ثم سقط على الأرض ثم طعنته عدة مرات أخرى بمقدار كافي حتى يفارق الحياة |
Bir keresinde frene öyle bir asıldım ki yere düştü ve bu bozuk parayı buldu. | Open Subtitles | في احدى المرات اضطررت لأن استخدم المكابح بشدة بحيث سقط على الأرض ووجد القرش |
Ona hayır dedin ve o da göğsünü tutarak yere düştü. | Open Subtitles | رفضت طلبه، سقط على الأرض ووضع يده على صدره. |
- Bilmiyorum. - yere düştü. | Open Subtitles | سقط على الأرض - ! |