Çocukluğumun çoğu zamanını endişelenerek geçirdim, güvenliğimiz hakkında endişelenerek. | TED | أمضيتُ الكثير من طفولتي قلقة، قلقة حول سلامتنا. |
Memur bey bize eşlik ederken güvenliğimiz hakkında endişe etmemize gerek yok hayatım! | Open Subtitles | لاشيئ سوى سلامتنا أيها العريف أثق بأننا سنكون دائما فى أمان مع العريف يا عزيزتى |
Neler oluyor? Tatlım, polis bizi güvende tutmak için burada. | Open Subtitles | عزيزتي , الشرطة هنا لأجل سلامتنا هذا كل مافي الأمر |
Simgeler bizi güvende tutmak için var ve onları ciddiye almalıyız. | TED | إنها مصممة لضمان سلامتنا ويجب أخذها بجدية |
Bir merdivende ilerlediğimiz zaman, merdivenin biçimi bizim hareketimizi, hislerimizi, güvenliğimizi ve çevremizdeki alanla olan ilişki ve etkileşimimizi düzenliyor. | TED | وبينما ننتقل عبر الدرج، فإن النموذج يملي علينا السرعة، شعورنا، سلامتنا وعلاقتنا ومشاركتنا بالمساحة التي تحيط بنا. |
Kimin nesisin bilmem ama hükümetlerimiz güvenliğimizi sağlamak için her şeyi yaparlar. | Open Subtitles | أجهل مَن تكون، أو ماذا تريد، لكن يمكنني إخبارك بهذا. حكوماتنا لن تألوا جهدًا في تأكيد سلامتنا. |
Onu hemen oradan çıkardım. Sadece onun iyiliği için değil. Hepimizin iyiliği için. | Open Subtitles | قمت باخراجه من المكان بسرعه من اجل سلامتنا و ليس من اجل سلامته هو |
Sizin güvenliğiniz için varlar ve onlara uyarsınız. Anlaşıldı mı... | Open Subtitles | لقد وضعت لكى يعمل بها للحفاظ على سلامتنا .. |
Bunu kendi güvenliğimiz için yaptım. Bu yüzden planı değiştirdim. | Open Subtitles | أنا فعلت هذا من أجل ضمان سلامتنا , لهذا غيرت الخطة |
Bu bizim güvenliğimiz için değil ihtiyar, seninki için. | Open Subtitles | ليس من أجل سلامتنا أيها العجوز، ولكنها لمصلحتك |
Aynanın güvenliğimiz için olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول لابدّ من المرآة بداعي سلامتنا |
Kendi güvenliğimiz için, iblisi hemen defetmeliyiz. | Open Subtitles | لذا من اجل سلامتنا يجب ان نصرف الشيطان |
Bir takım aldı, bizim güvenliğimiz için bizi habersiz bıraktı. | Open Subtitles | أخذ فريقاً ولم يخبرنا بالتفاصيل من أجل سلامتنا . |
Henry haklı. güvende olmamızın tek yolu burada kalmak. | Open Subtitles | فالبقاء هنا هي الطريقة الوحيدة للحفاظ على سلامتنا |
Bizi güvende tutmak adına Amerikan halkını gözetleyen gizli bir sistem. | Open Subtitles | نظام سري للتجسس على الأمريكيين بحجة الحفاظ على سلامتنا |
Mecbur kaldı, güvende olmamız için yaptı. | Open Subtitles | كان عليه فعل ذلك, هو فعل ذلك من أجل سلامتنا |
Daha önce dediğim gibi güvende olmak için bir arada kalmalıyız. | Open Subtitles | كما ذكرتُ آنفًا، ينبغي أن نعتصم سويًّا، حرصًا على سلامتنا. |
Daimi barış içinde yaşıyorduk ve müttefiklerimiz de bizim güvenliğimizi sağlıyordu. | Open Subtitles | عشنا في ظل هدنة دائمة, ويضمن سلامتنا حلفائنا. |
Eğer emir kesin ve geri çevrilemezse bizim de mutlaka kendi güvenliğimizi düşünmemiz gerekir. | Open Subtitles | إذا كان القرار لا رجعة فيه، من الواضح أنه ينبغي علينا ضمان سلامتنا |
- Şu anda ise güvenliğimizi sağlamalıyız. | Open Subtitles | لكن في الوقت الحالي يجب أن نبحث عن سلامتنا |
Onu hemen oradan çıkardım. Kendi iyiliği için değil, bizim iyiliğimiz için. | Open Subtitles | قمت باخراجه من المكان بسرعه من اجل سلامتنا و ليس من اجل سلامته هو |
Sizin güvenliğiniz için varlar ve onlara uyarsınız. Anlaşıldı mı... | Open Subtitles | لقد وضعت لكى يعمل بها للحفاظ على سلامتنا .. |
Bunu buradan yollamalısınız çünkü artık güvenliğimize bir tehdit! | Open Subtitles | لا بد أن تخرجها من هنا لأنها تشكل خطراً على سلامتنا. |
Bizim güvenliğimizden daha ivedi bir mesele var. | Open Subtitles | ولكن هناك حاجة أكثر إلحاحاً من سلامتنا |