sağ kolumu ustalığıyla eğitmesini... bu arada güvenliğim için sessiz kalmasını. | Open Subtitles | مهارته لذراعي الأيمن ، و خبرته لجهلي تكتمه حرصاً على سلامتي |
Ne yaptığını bilmem gerekmiyor. Bilmek istemiyorum, gerçekten, güvenliğim için. | Open Subtitles | لست أحتاج لأن أعرف مالذي تقومين به لا أريد أن أعرف ، في الواقع ، من أجل سلامتي |
Ne yaptığını bilmem gerekmiyor. Bilmek istemiyorum, gerçekten, güvenliğim için. | Open Subtitles | لست أحتاج لأن أعرف مالذي تقومين به لا أريد أن أعرف ، في الواقع ، من أجل سلامتي |
Endişelerinizi anlıyorum, Binbaşı Kulkov ama Stalin başka işlerle uğraşırken, Amerikalılar güvenliğimi sağladı. | Open Subtitles | أنا أفهم مخاوفك، والرائد كولكوف، لكن الأميركيين يضمن سلامتي بينما كان ستالين مشغولة. |
Eğer polis benim güvenliğimi sağlayamıyorsa, kim sağlayacak? | Open Subtitles | اذا كانت الشرطه لا تستطيع ضمان سلامتي من يستطيع اذا |
Elbette sorular sordum. Tek söylediği bilmemem güvende olmamı sağlayacakmış. | Open Subtitles | كل ما قاله أن عدم المعرفة ستحافظ على سلامتي |
O kötü biri değil. Bir yıldan fazla zamandır beni o gemide güvende tuttu. | Open Subtitles | إنّه ليس شرّيرًا، لقد صان سلامتي على تلك السفينة لأكثر من عام. |
Şey, tehlikeli mi bilmiyorum ama gerçekten tuhaf ve ürkütücü ve ben güvenliğimden endişe etmeye başladım. | Open Subtitles | في الحقيقة لا أعلم ما اذا كان هو خطير جداً لكنه غريب الأطوار ومخيف جداً وبدأت أخاف على سلامتي |
Paranoyaklaştığını düşünmüştüm sadece. En son konuşmamızda, benim güvenliğim konusunda tartıştık. | Open Subtitles | ظننت أنه مصاب بالشك، لقد اختلفنا آخر مرة تحدثنا بها بشأن سلامتي |
güvenliğim için telaşlanmalı mıyım? Sanırım geçen hafta bir banka soygunu olmuş. | Open Subtitles | هل يجب أن أقلق بشأن سلامتي فعلى ماأعتقد . كان هنالك سرقةٌ للبنك الأسبوع الماضي |
Sorun şu. Sarayda kendi güvenliğim için tutulduğumu söylüyorsunuz ama az kalsın canımdan oluyordum. | Open Subtitles | لكنكِ تبقيني في القصر وتدّعين أن هذا من أجل سلامتي |
Kendi güvenliğim ve odadaki iki kişinin güvenliği için mantıklı olanı yaptım. | Open Subtitles | وانا اتخذت اجراءات معقولة لضمان سلامتي وضمان سلامة مدنيين في الغرفة |
Hem burayı yakıp kül etmeyeceğine güvenemem. Bu da bizzat kendi güvenliğim için. | Open Subtitles | وأنا لا أثق بك ألا تحرقي المكان اقف حرصاً على سلامتي |
Fakat annemin dönem dönem geçirdiği cinnetler sırasında beni günah keçisi yapıp hem duygusal hem de fiziki istismara maruz bırakmasıyla, kendi güvenliğim için kaçtım. | TED | ولكن عندما أصيبت أمي بالجنون لفترة من الوقت، وعندما اختارني هذا الجنون ككبش فداء رئيسي في صورة انتهاكات جسدية وعاطفية، فررت من أجل سلامتي. |
Babam, güvenliğimi düşündüğü için onun serbest kalmasına izin vermezdi asla. | Open Subtitles | والدي ما كانت ليتركها أبدا حرة من القلق على سلامتي |
Hapisteyim, saç stilimden de görebileceğin üzere güvenliğimi sağlama almak için birkaç şeyden ödün vermem gerekti. | Open Subtitles | أنا بالسجن، وكما تري نتيجة طراز شعري فإنى مضطر لعمل القليل من التنازلات حتي أضمن سلامتي. |
Ama benim güvenliğimi düşündüğü için bu karanlık sırrı saklı tuttu. | Open Subtitles | أدّت إلى تغيير في الحكم ولكن حرصا على سلامتي |
Bu çok hoş... Beni güvende tutmaya çalışman. | Open Subtitles | هذا نوع من الحب محاولتك الحفاظ على سلامتي |
Haklıysan ve Sanctum Corporation beni sattıysa, o zaman beni kimse güvende tutamaz. | Open Subtitles | إذا كُنت مُحقاً وقامت المُنظمة بالتخلي عني ، فلا يوجد شخصاً ما يستطيع المُحافظة على سلامتي |
- Beni etrafta gezdiriyor ve güvende olduğumdan emin oluyor. | Open Subtitles | -انها تقودني في الطريق، وتتأكد من سلامتي |
Akli dengenizden ve güvenliğimden korkmaya başladım, bay Marlott. | Open Subtitles | أشك في سلامة عقلك يا سيد " مارلوت " ، ومن أجل سلامتي |
güvenliğimden endişe etmene şaşırdım. | Open Subtitles | أنا متفاجيء بقلقكِ على سلامتي. |
Tek istediğim buradan güven içinde gitmek. | Open Subtitles | كل ما أطلبه هو أن تضمني سلامتي |