Bir lütuf bu. Lütuf demişken, yeni bir bebek yoldaymış diye duydum. | Open Subtitles | هذه مباركة, و بمناسبة التحدث عن المباركات سمعت أنه سيكون هناك طفلاً |
Teksas'ta bir adamın karnını ta çüküne kadar yarmış diye duydum. | Open Subtitles | سمعت أنه قطع بطن الرجل في تكساس حتى قضيبه |
Duyduğuma göre Hançer Ağız adamı yemeden önce bağırsaklarını deşiyormuş. | Open Subtitles | سمعت أنه حينما تأكلك تلك السمكة فإنها تلتهم أحشائك أولا |
Çünkü Duyduğuma göre... başkaları için bir şey yapmayan bencil bir dallamadan gelmiş. | Open Subtitles | لأنني سمعت أنه من شحص محب لنفسه لعين, الذي لا يفعل شيئ لأحد. |
Onu bir kez olsun görmek isterdim. Buralarda bir yerlerde olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | أود أن أراه فقط لمرة واحدة، سمعت أنه يوجد هنا بمكان ما |
Evet, ama Duydum ki harika bir elbise koleksiyonu varmış. | Open Subtitles | لكن، إلا أني قد سمعت أنه حظي بمجموعة ملابس مذهلة |
Bende bölge papazı onaylamadığı için inşa edemediler diye duymuştum. | Open Subtitles | سمعت أنه إحتاج لموافقة الأبرشية، لذلك لم يستطع بنائها |
Çok güzel bir gösteri olacakmış diye duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه سيكون عرضا جديرا بالمشاهدة من قال لك ذلك؟ |
Dünyevi konularda pek bir cambazmış diye duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه بارع كالبهلوان فى مجال الجنس |
Merhaba. Çok özel bir şey arıyorum. Sizde varmış diye duydum. | Open Subtitles | مرحباً , أنا أبحث عن شيئاً خاصاً سمعت أنه عندكِ |
Yolcu listesi sendeymiş diye duydum ve ona ihtiyacım var. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه معك بيان أسماء ركاب الطائرة، |
Mola yerlerinde takılıyormuş diye duydum ayrıca. | Open Subtitles | بالأضافة أنني سمعت أنه يخرج في مواقف الراحة |
Duyduğuma göre, kafana kurşun sıktığın zaman tüm kafatasın patlıyormuş. | Open Subtitles | سمعت أنه عندم تطلق على رأسك فأن كامل جمجمتك تنفجر. |
Ama önce, Duyduğuma göre aramızda eski bir New Dawn üyesi varmış. | Open Subtitles | لكن أولا، سمعت أنه لدينا عضو جديد لفرقة الفجر الجديد في المنزل. |
Hey, hey, hey, hey, hey. Duyduğuma göre bizim yaşlı maymun zamanında çok canlar yakmış. | Open Subtitles | سمعت أنه في شبابه كان القرد العجوز محبوباً |
Duyduğuma göre birini öldürmüş. O yüzden çıkmıyormuş. | Open Subtitles | لا سمعت أنه قتل أحدا لذا لا يخرج من المنزل |
Herkesin dünyada beş tane ikizi olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه يقال أن كل شخص لديه خمس يشبهونه |
Daha önceden küçük bir olay olduğunu duymuştum Miller çiftliğinden çıkan portakal renkli, kirli bir yarış arabasıyla ilgili. | Open Subtitles | سمعت أنه حدث حادث صغير في وقت مبكر اليوم على خردة من الحديد البرتقالي اللون،في مزرعةِ ميلير؟ |
Bu arada bir saniyeliğine ara vermek istiyorum, çünkü Duydum ki TED'de konuşma yapmak için bir ön koşul varmış -- eski günlerden kabarık saçlı bir resminiz olması gerekiyormuş. | TED | في الواقع سأتوقف للحظة لأنني سمعت أنه لتحدث في تيد يجب أن تكون لديك صورة شخصية من الأيام الخوالي بشعر كبير |
İnsanları önerilere çok açık hale getiriyor diye duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه يجعل الناس عرضة للغاية إلى الاقتراح. |
- Dün birilerinin seni tehdit ettiğini duydum. | Open Subtitles | سمعت أنه هناك شخص ما كان منتظر وصولك بكل شغف |
Duyduğum kadarıyla, tamir ettiğinden daha fazla yuvayı yıkmış. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه خرب منازل كثيره أكثر مما أصلح |
Hadi ama, içeri girdiğinde benim kalçalarım hakkında konuştuğunu duyduk. | Open Subtitles | بربك،لقد سمعت أنه كان يتحدث عن أفخاذي أنا عندما دخل |
Ormanda bir kaza daha olmuş diyorlar, doğru mu? | Open Subtitles | سمعت أنه هناك حادث اخر في الغابة ، هل هذا صحيح؟ |
Veli görüşme gününde bomba ihbarı yaptığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنه أطلق عليك قنبلة الرعب. في إجتماع مجلس الآباء |
Generalimizin adını bir tavuğa verdiğini duydum. | Open Subtitles | سمعت أنه سمّى دجاجة لعينة بأسم قائدنا |
Toprak için rekabetin gerilime yol açan sebeplerden biri olduğunu duydum, öyleki 90'larda soykırıma sebep oldu. | TED | سمعت أنه قيل أن الصراع على الأرض واحد من الأشياء التي أدت إلى التوترات وتسببت في الإبادة الجماعية في التسعينيات. |