Genellikle görünmez olan bir topluluk, ışıklarını ortaya çıkarmak için sanatı kullanıyorlar ama görünmezlikten çıkış yolculuğu kolay değildir. | TED | هؤلاء الناس غير المرئيين معظم الوقت يستخدمون الفنون للخروج إلى النور، لكن رحلة الخروج من الظلّ تلك ليست سهلة. |
Soldaki kişiler zor şutları atanlar, sağdakiler ise kolay şutları atanlar. | TED | الاشخاص على اليسار يتخذون رميات صعبة، على اليمين، يتخذون رميات سهلة. |
kolay değil, çünkü müşterilerimiz, tanımı itibariyle, diplomatik olarak zor zamanlar geçiriyorlar. | TED | انها ليست وظيفة سهلة .. لان عملائنا .. يواجهون اوقات عصيبة دبلوماسياً |
Bu sorduğum kolay cevaplanacak bir soru değil, kabul ediyorum. | Open Subtitles | ذلك لم يكن سؤالاً سهلاً علىّ ولا أستحق أجابة سهلة |
Başta bu görev basit görünüyor olabilir, ama düşündüğün kadar kolay olmayacak. | Open Subtitles | هذه المهمة قد تبدو سهلة من البداية ولكنها ليست سهلة كما تعتقدين |
Bunu söylemenin kolay yolu yok. Bu yüzden doğrudan söyleyeceğim. | Open Subtitles | ليس هناك طريقة سهلة لقول هذا لذا سآتي به فقط |
kolay kullanım. Kapağı kaldırın ve emici uç üstüne beş saniye işeyin. | Open Subtitles | سهلة الإستعمال ، إرفعي الغطاء، وبلليه فى البول ثم أنتظري لخمس ثواني |
Öğrenmenin kolay bir yolu var. Doktorlarınızdan birine tahlil yaptırın. | Open Subtitles | هناك طريقة سهلة لنعرف اجعل أحد أطباءك يجري لك فحصاً |
Ve bu şekilde sizin kolay biri olduğunuzu ve içki içmeyi sevdiğinizi anlayacaktır. | Open Subtitles | و بهذا سيعرف أولاً، أنكِ سهلة المنال و ثانياً، أنكِ تحبين شرب الخمر |
Fakat sen de kabul edersin ki, bu öyle kolay olmayacak. | Open Subtitles | لكن عليك أن توافق على ذلك أنها لنّ تكون مسألة سهلة |
Şimdi, bunu kolay yoldan yapabiliriz, ya da çok kolay yoldan yapabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا فعل هذا بطريقة سهلة أو يمكننا فعل هذا بطريقة سهلة جداً |
Bir uçurumdan karsiya siçramanin kolay bir yolu olmadigina inaniyorum. | Open Subtitles | أنا حقاً لا أؤمن أن هنا طريقة سهلة لعبور الهاوية |
Kutsal baba, senin de bildiğin gibi hayat bizim için kolay değil. | Open Subtitles | أبـانا الذي في السموات , كما تعلم , الحياة ليست سهلة علينـا |
Eğer öyleyse o halde bilmeceyi çözmek daha kolay olur. | Open Subtitles | إذا كانت كذلك فهي سهلة لن تستغرق منا وقتً طويل |
O yüzden moleküler fizik sana bu kadar kolay geliyor. | Open Subtitles | وهو ما يفسر لمَ الفيزياء الجزئية سهلة جداً بالنسبة لكَ. |
O yüzden moleküler fizik sana bu kadar kolay geliyor. | Open Subtitles | وهو ما يفسر لمَ الفيزياء الجزئية سهلة جداً بالنسبة لكَ. |
Hayat kadınları kolay hedeflerdir. Muhtemelen bilmediğimiz şeyler de vardır. | Open Subtitles | المومساتُ أهدافٌ سهلة و ربّما هناك المزيد لا نعرفُ بشأنهنّ |
Sonra bitene kadar gerçekten çok kolaydı. | TED | وبالتالي كانت سهلة جدا طيلة فترة العمل. |
Pek çok şeyde olduğu gibi ikinci sefer daha kolaydır. | Open Subtitles | وكالكثير من الأشياء فيجب أن تكون سهلة في المرة الثانية |
Hologram teknolojisi ve bir sürü dron kaynağıyla, bizi kolayca hallederler. | Open Subtitles | مزيج من تقنيّة الأطياف وأعداد كبيرة من الآليّات؟ سنكون أهدافًا سهلة |
Ben de basit, rahat ve ilgi beklemiyor gibi görünebilir miyim? | Open Subtitles | هل تعتقد من الممكن أن أكون سهلة ومريحة , ومحافظة ؟ |
O kadar kendini beğenmiş, küstah ve umursamazdın ki çok kolaymış gibi geldi. | Open Subtitles | أنت متغطرس ومتسلط ومراعي تستطيع جعلها سهلة |
Tamam kahramanlık yapma Sakin ol. | Open Subtitles | حسنًا، إنها سهلة مع تركيبة البطل الخارق. |
Fhloston Gezegeninde 400 plaj var, saat 17:00'e kadar açık... daha sonra size daha iyi bir... manzara sunmak için havalanır. | Open Subtitles | الكوكب فهلوستون لديه 400 شاطئ كلّها سهلة الوصول حتى 5 مساء ثمّ يذهب المنطاد للأعلى ليعرض لك وجهة نظر أفضل |
Yavaş ol, zaten senin için bu bebek içeceğini içiyorum. | Open Subtitles | سهلة. أنا الشرب بالفعل هذا ملس أغذية الأطفال بالنسبة لك. |
Apaçiler'e pusu kurmuş biriyim bu işler benim için çocuk oyuncağı sayılır. | Open Subtitles | أي شيء في هذا العالم مهمة سهلة جداً بعد ذلك |
1900'lü yıllarda ilk çıktığında, kullanımları çok basitti. | TED | عندما ظهرت سنة 1900، كانت سهلة الاستعمال، |