benim için kolay değildi çünkü babam Şah yanlısıydı ve ona sadıktı | Open Subtitles | لم يكن الامر سهل بالنسبة لي لان والدي كان من انصار الشاه |
- Onu öldürmen gerektiğini göstermez. - benim için kolay bir işmiş gibi konuşma. | Open Subtitles | لا يعني هذا بأنكِ مضطرة لقتلها لا تتصرف وكأن هذا سهل بالنسبة لي |
Ama Londra'ya taşınmak benim için kolay değil. | Open Subtitles | لكن الإنتقال الى لندن ليس سهل بالنسبة لي |
Bunun benim için kolay olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | توقف عن هذا هل تعتقد أن هذا سهل بالنسبة لي |
Pardon da bütün yaz penis alçısı ile yıkanmanın benim için kolay olduğunu mu düşünüyorsun sen? | Open Subtitles | أعذريني، أتعتقدي أن هذا كان سهل بالنسبة لي لغسل نفسي طوال الصيف مع قضيب يحكني؟ |
benim için kolay olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | -لا شيء بعد -هل تضن أن هذا سهل بالنسبة لي |
Ama şimdi bir de heykelini yapabileceğim şeyler kategorisi vardı, bu farklı bir şeydi, yani -- biliyorsunuz, Kendi R2D2'm bile var, ama bu -- açıkçası, heykelciliğe oranla benim için kolay bir şey. | TED | لكن الآن كانت هناك قابلية هذا الصنف الجديد للأشياء التي قد أستطيع نحتها التي كانت مختلفة، والتي -- تعلمون، لدي رجل آلي خاصتي R2D2، لكن ذلك-- بصراحة، مقارنة بالنحت، سهل بالنسبة لي. |
benim için kolay değil. | Open Subtitles | ليس سهل بالنسبة لي |
benim için kolay. Bir telefon ederim ve işini kolaylaştırırım. | Open Subtitles | هذا سهل بالنسبة لي مجرد اتصال هاتفي! |
Bu benim için kolay değil. | Open Subtitles | لأنة لم يكن سهل بالنسبة لي |
Lex, bu benim için kolay değil. | Open Subtitles | (ليكس)، هذا ليس سهل بالنسبة لي |