Tahliyesinden beri yeteneklerini engelleyen kurşun bir bilezik takıyor. | Open Subtitles | كانت تضع سواراً رصاصياً يحول دون إستعمالها قواها |
Hayır, gücünü kullanmasını engelleyen kurşun bilezik takmışlar. | Open Subtitles | لا، أعطوها سواراً رصاصياً يردعها عن إستعمال قواها |
bilezik yoktu, hediye olan tavşandı. | Open Subtitles | لم يكن هنالك سواراً ذلك الأرنب كان هو الهدية |
Şu iri ve yerimi gösteren bileklik, sırrımızı açığa çıkarabilir. | Open Subtitles | شيء ما يخبرني أن سواراً ضخما مُحددا للموقع قد يعيقنا |
Orijinal fotoğrafta kız kardeşin bileklik takıyor ama replikasında bileklik falan yok. | Open Subtitles | في الصورة الأصلية، كانت أختك تضع سواراً بينما لا تضع شيئاً في الصورة المقلدة |
Tabi o deri bilekliği giydiğim yılın dışında. | Open Subtitles | باستثناء تلك السنة التي ارتديت فيها سواراً جلدياً |
Doğum günümde aldığı bilekliği satarken gördü. Nerede kaldığını biliyor musun? | Open Subtitles | وجدتني أبيع سواراً اهدتني إيّاه في عيد ميلادي. |
İşte. Geliyor. Üstünde haç olan bir ayak bileziği var. | Open Subtitles | إنها تصل الآن. إنها تلبس سواراً حول كاحلها وفيه رمز الصليب. هذه ليست ابنتنا. |
Hatalı olduğunu kabul ettiğin ve bana bilezik aldığın bölümü geçebilir miyiz? | Open Subtitles | ألا يمكن أن ننتقل إلى الجزء الذي تقرّ فيه بخطئكَ و تشتري لي سواراً |
Pekala, ona bir bilezik aldın, ve çok mükemmel olduğun için, o sana döndü ve herşey iyiydi? | Open Subtitles | حسنا، إذا، أهديتها سواراً ناعماً ولأنّك كنت كريماً للغاية عادت إليك وكل شيء على مايرام |
Amerika da ilk olarak elmastan bilezik taktı ve öylece kaldı. | Open Subtitles | لقد إرتَدَت سواراً ماسيّاً في بطولة أمريكا المفتوحة للتنس ..... مرة ما , و حسناً , ذلك كل ما في الأمر |
- Şu hatuna bir bilezik ver. | Open Subtitles | حسناً احضري سواراً لهذه |
Çıkarıldığında kolunda "Mia" yazan bir bilezik varmış. | Open Subtitles | تم سحبها من الماء وهي ترتدي سواراً كتب عليه "(ميا)" |
Katil, güvenlik görevlisini boğarken bir tür bileklik takmış olmalı. | Open Subtitles | لابُد أن القاتل كان يرتدي سواراً من نوع ما عندما قام بخنق حارس الأمن حتى الموت |
Onunla ben evlendim. Sen daha kıza bileklik hediye etmeye hazır değildin. | Open Subtitles | اسمع، لقد تزوجتها وأنت لم تكن مستعداً لمنحها سواراً كعربون صداقة |
bileklik taktığını bana neden söylemediniz? | Open Subtitles | لماذا لم تخبرينى أنه يرتدى سواراً ؟ |
Katil, demir bir çarpı işareti olan bir bileklik takıyormuş. | Open Subtitles | قاتل يرتدي سواراً به صليب حديدي |
Üstünde "Sonsuza kadar Sasha" yazan bir bileklik takıyordu. | Open Subtitles | إنه يرتدي سواراً منقوشاً عليه "ساشا) إلى الأبد)" |
Ona şu bilekliği alsam yeter. | Open Subtitles | سأجلب لها سواراً فحسب |
Micheal, Rita'nın taktığı şüpheli bilekliği farketmişti... | Open Subtitles | لاحظ (مايكل) لتوه ان (ريتا) ترتدي سواراً مريباً |
Ben sana arkadaşlık bileziği vermedim ki. | Open Subtitles | لكنني لم أعطيكِ سواراً للصداقة |