Her neyse o zamanlar televizyonumuz yoktu annem de beni TV izlemem için kapı komşumuz Solagee'ye gönderirdi. | Open Subtitles | وبما أنه لم يكن لدينا تلفاز (أرسلتني والدتي عند جيراننا (آل سولاجي |
Ve Bayan Solagee her zaman bana lezzetli Macaristan usulü kuru erikli kurabiyelerinden yapardı ve ben de çizgi film seyrederdim. | Open Subtitles | والسيدة (سولاجي) دوماً تصنع لي ذلك الكعك الهنغاري اللذيذ وأنا أشاهد أفلام الكارتون |
Ama biz yalnız kaldığımızda Bay Solagee, beni kucağına oturtup bana dokunurdu. | Open Subtitles | ولكن عندما نكون لوحدنا السيد (سولاجي) يضعني في حضنه ويتلمسني |
Şimdi düşünüyorum da belki de Bay Solagee'nin yaptıkları beni gerçekten etkiledi. | Open Subtitles | (والآن بدأت أفكر بأن مافعله السيد (سولاجي قد أثر بي حقاً |