Hep Birlikte hatırlamak için birbirimize yardım edelim, ''diğer'' bir istatistik veya bir sayı değildir. | TED | دعونا نساعد بعضنا البعض سويّةً لنتذكّر أن الآخر ليس إحصائيةً أو رقمًا. |
Birlikte pek vakit geçiremedik ama dava biter bitmez... | Open Subtitles | نحن لَيْسَ لَنا قادر على جَمْع وقت كثير سويّةً |
Eğer babaları gelirse bu işi Birlikte çözeriz. | Open Subtitles | إن أتى والدهما، فسنتعامل مع الأمر سويّةً |
Lütfen mesajınızı, aradığınız zamanı telefon numaranızla Beraber bırakın ve size ulaşabileceğimiz en uygun saati... ve biz... en kısa zamanda size döneriz." | Open Subtitles | رجاءً إتركْ رسالتَكَ وَوقت اتصالك سويّةً مع رقمِ هاتفكَ ..وأفضل وقتيناسبك. |
Sadece Beraber taşınsak ne güzel olur diye düşündüm. | Open Subtitles | إلاّ أنّني فكرتُ فقط في أن ننتقل إلى هناك سويّةً |
Onları bir araya getirirsem, bunu o da anlar diye düşündüm. | Open Subtitles | وهي مَعه. إذا أنا يُمْكِنُ أَنْ أَجْمعَهم سويّةً هو قَدْ يُدركُه بمرور الوقت. |
Ama artık ben buradayım. Sana yardım edebilirim. Bu yolculuğa Birlikte devam edebiliriz. | Open Subtitles | ولكنني هنا الآن، ويمكنني مساعدتك يمكننا قطع هذه الرحلة سويّةً |
Bu akşam Birlikte takılacaktık. | Open Subtitles | لا. لا, لأنه يُفترض بنا أن نخرج سويّةً الليلة. |
-Diğer bütün kimyasal yüklü trenlerle Birlikte. | Open Subtitles | سويّةً مع كلّ المواد الكيميائية على هذا المسار. |
Birlikte bir konsere hiç gitmedik ya da bir restorana ya da sinemaya. | Open Subtitles | لم نذهب لحفلة موسيقية سويّةً أو مطعم أو فيلم |
Bir karı kocanın olabileceğinden çok yakınlar çünkü hayatlarında her saniyeyi Birlikte geçirmişler. | Open Subtitles | إنهما أقرب لبعض من أي زوجين في حياتهما، لأنهما قضيا كل ثانية من أعمارهما سويّةً. |
Birlikte mutlu olabilmek için bir şansımız vardı ama ben korktum. | Open Subtitles | نحتفل واتتنا الفرصة لنكون سعيدَين سويّةً لكنّي كنتُ خائفاً |
Belki Birlikte yararlı işler yapabiliriz. | Open Subtitles | لعلّنا نقوم بأشياء مُفيدة سويّةً. |
Haydi bakalım. Tekrar hep Birlikte. | Open Subtitles | تعالوا فوراً كلّكم سويّةً مجدّداً |
Hâlâ anlamıyorum. 10 yıldır arkadaşız. Beraber golf oynadık. | Open Subtitles | لم أفهم بعد، إنّنا صديقان مذ 10 سنين، نلعب الغولف سويّةً |
Biraz hızlı olacak ama Beraber yaşamaya karar verdik. | Open Subtitles | وأنا أعلم أن ذلك سريعاً لكننا سننتقل للسكن سويّةً |
Beraber kum tepelerine gideceğiz diye söz vermiştin dün. | Open Subtitles | لقد وعدتَني بأننا سنذهب للكثبان الرملية سويّةً. |
Neyse, Beraber öğle yemeği yersek iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | على كل حال لقد فكرت أنه من اللطيف أن نتغدّى سويّةً |
Hayatta kalma aletlerini bir araya getirmelisin. | Open Subtitles | إبدأْ بجْمعَ عدة لتهيئ النجاة لنا سويّةً |
6 aydır senden haber alamıyoruz. Tanrıya şükür sonunda iki yakasını... Bir araya getirdi diye düşünüyorduk. | Open Subtitles | تَعْرفُ، نحن لا نَسْمعُ منك في ستّة شهورِ، ونحن إعتقدْ، تَعْرفُ، يَشْكرُ الله، هو أخيراً يَجْمعُ فعله سويّةً. |
Bizi bir araya getirdi ve bu işin altından tek başına kalkamayacağımızı bize gösterdi. | Open Subtitles | جمعنا سويّةً وساعدنا لندرك أننا لا نستطيع فعل كل ذلك بمفردنا |