Ama farkında olmadığımız şey, bu durumun daha fazla ürün iadesine yol açacağıydı. | TED | ما لم ندركه أن هذا سيؤدي لمردودات أكثر أيضاً. |
Fakat şimdi, dünyada, cihadın hoş görülebilir olduğu herhangi bir durumun olduğunu düşünmüyorum, çünkü büyük bir zarara yol açacaktır. | TED | في اعتقادي الآن أنه لا توجد أي ظروف على كوكب الأرض تجعل الجهاد العنيف مسموحًا به، لأنه سيؤدي إلى أذى أكبر. |
Ayrıca bu dürtü yakalanmanı sağlayacak ve seni yok edecek, Alice, hep böyle olur. | Open Subtitles | وذلك الإلـزام هو مـا سيؤدي للقبض عليكِ وسيطـيح بكِ يا أليس إنه دائمـاً يفعل ذلك |
Yani demek istiyorsun ki, ben zararsız ve bilimsel olarak geçerli, hayatımızı daha iyi yapacak bir protokolü yapmaktan men mi edildim? | Open Subtitles | أتقصد أنه من الممنوع أن أطبق نظاما علميا آمنا و الذي سيؤدي لتحسين حياتنا؟ |
Korku toplu göçlere, trafik karmaşasına, isyana ve yağmaya sebep olacak. | Open Subtitles | والخوف سيؤدي إلى نزوح جماعي، إزدحام المرور، الشغب والنهب. |
Umarım naquadria için dostane bir pazarlıkla sonuçlanacak ileriki diplomatik görüşmelerin temelini atarız. | Open Subtitles | على أمل أن نضع الأساس لمفاوضات دبلماسية الذي سيؤدي في النهاية لتجارة ودية للنكوادريا |
Tasmanı çok kısa tutacağım. Gruba rapor vereceksin. Bu işte nereye varacağını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | خلال فتره قصيره، يجب ان أعلم الى ماذا سيؤدي هذا |
Başarısızlığın sonucu onun binadan atılmasıyla sonuçlanır. | Open Subtitles | وعدم القيام بذلك الأمر سيؤدي على إزالتها من هذا المبنى. |
Bu durum sizce bir çeşit eşitsizliğin oluşmasına yol açar mı? | TED | هل سيؤدي هذا إلى نوع، مزيداً من عدم المساواة؟ |
Çünkü seçtiğin yol senin ebedi sonun olacak. | Open Subtitles | بالنسبة للمسار سوف تتخذ سيؤدي إلى تدمير معين. |
Bu bir tepkiye yol açacak, Dünya'ya bir saldırı, muhtemelen. | Open Subtitles | ان ذلك سيؤدي بالتأكيد لإثارة رد فعل ربما هجوم آخر على وجه الأرض |
Seninle tartışırdım, Ed, ama bu yalnızca benim kelepçeyle götürülmeme yol açardı. | Open Subtitles | أود أن أُناقشك يا إد، لكن هذا سيؤدي فقط لأَن يسحبوني بعيداً مكبل الأيدي |
Bu öfke seni hastanelik edecek, evlat. Ya da daha kötüsü olacak. | Open Subtitles | هذا الغضب سيؤدي بكَ في المستشفى أيّها الفتى. |
Bu leğen bölgeni genişletip bebeğin çıkmasına yardım edecek. | Open Subtitles | سيؤدي إلى اتساع تجويف الحوض ويساعد على خروج الطفل |
Myriad hakkında sormaya devam ederseniz bu AI' kendini imha edecek. | Open Subtitles | استمرار السؤال بخصوص مايرد سيؤدي هذا للتدمير الذاتي لنفسي |
Peki orada ne yapacak? | Open Subtitles | لكن هل سيؤدي أي واحدة منها ؟ |
Bu akşam operasyonu yapacak. | Open Subtitles | سيؤدي العملية بهذه الليلة |
Wyatt Afrika'da 1 yıl doktorluk stajı yapacak beni de yanında götürtmeye uğraşıyor. | Open Subtitles | لا ( وايت) سيؤدي فترة تدريبية في "أفريقيا" لمدة عام و هو يحاول حملي على الذهاب معه |
Babamı öldüren adamı bulmaya çalışmak benim öldürülmeme sebep olacak. | Open Subtitles | . محاولين العثور على الشخص الذي قتل أبي . كان سيؤدي بي إلى القتل |
Halkıma karşı savaşa sebep olacak bir şeyi yapmana izin veremem. | Open Subtitles | لايمكنني مساعدتك في فعل شيء سيؤدي للحرب مع قومي |
Kendisinin ve numuneler ile birlikte tüm çalışmalarının teslimi dışındaki her şey Komutanınız ve arkadaşının ölümü ile sonuçlanacak. | Open Subtitles | أي شيء أقل من تسليمها جنبا إلى جنب مع جميع معداتها و عيناتها وعملها ، سيؤدي إلى وفاة قائدكم ورفيقه |
Belki de masum bir kadının işkenceye uğramasıyla ve büyük ihtimalle ölmesiyle sonuçlanacak. | Open Subtitles | سيؤدي إلى تعذيب وربما قتل امراة من المحتمل أن تكون بريئة |
Biraz robot resim programıyla eğlensinler ama işin nereye varacağını biliyorsun. | Open Subtitles | دعهم يلعبون ببعض الأجهزة لكنك تعرف إلى أين سيؤدي ذلك |
Bir çocuğu birşey yapması için zorlayamazsın çünkü kapı çarpmalarıyla, bağırışmalarla sonuçlanır ve sonra çocuk da sinirlenir. | Open Subtitles | لا يمكنك اجبار طفل على القيام بالنشاطات لأن ذلك سيؤدي الى الكثير من اغلاق الأبواب بقوة واطلاق الألقاب ومن ثم سيغضب الطفل أيضا. |