"Hanımefendileri!" Bunu kim tahmin ederdi ki? | Open Subtitles | الملكــة سيادتها ، لم يخطر في بالها من كان ذلك ؟ |
Hastaların yemek saatini diyorsanız Hanımefendileri çalışanların yemeklerini erken yediklerini düşünmüş. | Open Subtitles | إن كنتي تقصدين وقت الغداء الجديد للمرضى فإن سيادتها شعرت بأن هذا يجعل العاملين يأكلون غداءهم بشكل مبكر وغير معقول |
İzin verirler. Herkes doğru adımı attığını düşünüyor. Özellikle Leydi Hazretleri. | Open Subtitles | سيستغنون عنها، الجميع هناك يعتقدون أنها تقوم بخطوة صحيحة، خاصة سيادتها |
Tanıştıklarından altı saat sonra... Leydi Hazretleri aşık olmuştu. | Open Subtitles | ستة ساعات بعد لقائهم، سيادتها وقعت في الحب |
En son buradayken, Hanımefendilerinin özür dilemesi için para bile verebilirdin. | Open Subtitles | عندما كنت هنا في الماضي كنتي تدفعين المال من أجل أن ترين سيادتها تأكل الوحل |
Önünde gösteriş yapabilmek için, Hanımefendilerine ısrar etmiş olmayasın? | Open Subtitles | أتساءل إذا إذا كنت قد أجبرت سيادتها على فعل ذلك. حتى يمكنك التباهي أمامها. |
Ben de, Hanımefendilerini, yemek planını yaptığıma ve artık değiştiremeyeceğime ikna etmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | وأن أحاول أن أقنع سيادتها أنني حددت أطباق الطعام مسبقًا معها ولا يمكنني تغييرها الآن |
William da kayıp. Sanırım Hanımefendileri hariç herkes biliyor. | Open Subtitles | ويليام مفقود أيضاً أتوقع بأن الجميع يعرف ماعدا سيادتها |
Hanımefendileri mutfağı kasabadan bir kadına bırakmak istiyor olabilir. | Open Subtitles | في وقت قصير. سيادتها يمكن أن تدير المطبخ مع إمرأة من القرية. |
Ama Hanımefendileri keyfimize bakmamızı söylemişti. | Open Subtitles | لكن سيادتها قالت يمكننا . أن نمتع أنفسنا |
Hanımefendileri, Kensington düşesi. | Open Subtitles | "سيادتها ، الكونتيسة من "كنسينغتون" في "لندن |
Özür dilerim, Hanımefendileri biliyordur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا آسف، إعتقدتُ بأن سيادتها تعرف |
Zaten dayanıksız bir bünyesi olan... sinirleri zayıf Leydi Hazretleri... kendini dine öyle bir vakfetti ki, bazen aklını oynattığını sanabilirdiniz. | Open Subtitles | سيادتها كانت دائماً عصبية جداً دفعت بعنف الولاء بحماسة كبيرة، ويمكنك أن تتخيل إنصراف إنتباهها أحياناً |
Leydi Hazretleri kimseye talimat verecek durumda değil. | Open Subtitles | سيادتها ليست في مزاج ملائم لإعطاء أوامر لأي شخص |
Leydi Hazretleri her Aralıkta Chatswort'a altı çift gönderirdi. | Open Subtitles | سيادتها ترسل ست حمالات إلى تشاسبر كل ديسمبر مع تحياتها |
Leydi Hazretleri üç hafta kadar önce onları görmek istemişti... | Open Subtitles | سيادتها عبرت عن رغبتها برؤيتها ربما قبل 3أسابيع |
Hanımefendilerinin kederini dindirmek için bir öğle yemeği düzenleyecek. | Open Subtitles | إنها تقيمُ حفلة غداء لمساعدة سيادتها في حزنها |
Hanımefendilerinin eve dönüşünü berbat etmekten nefret ediyorum ama Bayan Patmore'la ilgili ne yapacağız? | Open Subtitles | أنا أكره أن أُفسد عودة سيادتها للمنزل لكن ما الذي سنفعلهُ بشأنِ السيدة "باتمور"؟ |
Hanımefendilerine söylemek istememiş. Yanında gidersem bir şey olmayacağını söylüyor. | Open Subtitles | هي لم ترد سؤال سيادتها لكنها ظنت بأنها ستفلت من العقاب لو ذهبت معها. |
Hastaysa Hanımefendilerini rahatsız etmek istemiyorum... | Open Subtitles | لم أرغب بإزعاج سيادتها إذا لم تكن بخير... |
Hayır leydim. Ayrıca Leydi Hazretlerinin züppelik ettiğini de hiç düşünmüyorum. | Open Subtitles | كلّا يا سيدتي، وبصراحة، لا أعتقد أنّ سيادتها كانت تتصرف لأسباب متعجرفة |
Hanımefendileriyle konuşmalısın ama benim bir itirazım yok. | Open Subtitles | يجب عليك مناقشة هذا الأمر مع سيادتها ولكن ليس لدي أي اعتراض. |
Hanımefendi Hazretleri çağırdığında, koşmak gerekir! | Open Subtitles | عندما تَدْعو سيادتها يَجِبُ أَنْ نَطِيعَ |
Ama Leydi Hazretlerini şu halde bırakmam söz konusu olamaz. | Open Subtitles | لكنه أمر مستبعد أن أترك سيادتها في مثل هذه الحالة |
Madam, saygıda kusur etmek istemem ama... ben yalnızca Leydi Hazretlerinden talimat alırım. | Open Subtitles | سيدتي، مع إحترامي الكبير أخذ أوامري فقط من سيادتها |
Leydilerini ziyaret etmeniz pek hayırlı olmuyor. | Open Subtitles | لا أعتقد أنهُ من الحكمة أن تزوري سيادتها. |