Bütün dünya öldüğünüzü sanıyor Bay Locke, sizi gördüğüne sevinecek birileri vardır. | Open Subtitles | يعتقد العالم أجمع بأنّك متّ، لا بدّ أنّ هنالك مَن سيسعد بلقائكَ |
Eminim Frank bunu duyduğuna sevinecek. Ne söylememi bekliyorsun Jo. | Open Subtitles | متاكدة انه سيسعد لسماع هذا حسنا ماذا تريدين ان اقول |
Doğru kişiyle tanışınca böyle yaptığım için o da memnun olacaktır. | Open Subtitles | ،عندما أقابل الرجل المناسب سيسعد أني فعلت، كذلك |
Babam inanamayacak. Seni görünce çok mutlu olacak. | Open Subtitles | والدنا لن يصدّق هذا، سيسعد جدًّا حين يراك. |
Belki bu yüzden sözü kızına bırakırsam mutlu olacaktır. | Open Subtitles | لذا فإنه سيسعد أن ترثاه ابنته الحبيبة ماري ببعض الكلمات |
Ve kendisi büyük bir hayranınız, rahatsız ettim ama bir imza atabilirseniz, gerçekten çok makbule geçer, çok sevinir. | Open Subtitles | وهو معجب كثيراً بك آسف جداً لإزعاجك أيمكنك كتابة توقيع فذلك سيسعد يومه جداً فإنه يعني الكثير له |
- "Kasabamız" yılda 2 kez olsa mutlu olur. | Open Subtitles | -فيل) سيسعد) لو أننا قمنا بإنتاج (مدينتنا) مرتين "مسرحية لثورنتون ويلدر" |
Sanırım herkes ilk siparişimizi aldığımızı duyduğuna sevinecektir. | Open Subtitles | اظن ان الجميع سيسعد بمعرفة اننا استقبلنا طلبيتنا الاولى |
O benimle ilgilidir. Birisi onun burada ekranda olmasından çok memnun olacak. | TED | هي من أقربائي. سيسعد شخصا ما كثيرا لرؤية صورتها هنا على الشاشة. |
Şefe iletirim. Bu onu mutlu edecektir. | Open Subtitles | -أتا متأكده أن الطباخ سيسعد بسماع هذا |
Bir sürü insan paralarını geri aldıkları için çok sevinecek. | Open Subtitles | سيسعد الكثير من الناس لمعرفة أنّ أموالهم سترجع |
Bizimki safkandı ve üç dört parmak daha uzun ama çocuklar yine de sevinecek. | Open Subtitles | أنه أًصيل وأطول بثلاث أو أربع ذراع منه ولكنه سيسعد الأطفال |
sevinecek. Sıcak küveti seviyor. | Open Subtitles | سيسعد بذلك فهو يحبّ المغاطس الساخنة |
Amiral Norrington bundan çok memnun olacaktır. | Open Subtitles | سيسعد العميد نورينتون بهذا كثيراً |
Ortağım Dr. Armand, konuşmaktan memnun olacaktır... ve Bob, geri döneceğim! | Open Subtitles | مساعدي، دكتور (هارمون) سيسعد بالتحدث معك. سأعود يا (بوب). أقرأ فحسب كتاب "خطوات الطفل الرضيع". |
Meclis üyesi bizimle çalışacağın için çok mutlu olacak. | Open Subtitles | عضو المجلس سيسعد لأنك تعمل معنا |
İnsanlığın yarısından fazlası bu alanda yaşıyor, bu yüzden bu doğrudan kültürel bağ ile büyük bir güvenle söyleyebilirim ki eğer Batı daha akıllıca bir strateji benimsemeyi seçer ve minimalist, multilateral ve Makyavelci olmayı hedeflerse dünyanın geri kalanı Batı ile çalışmak için mutlu olacaktır. | TED | وأكثر من نصف البشرية يعيشون على هذه المساحة لذا بهذه الصلة الثقافية المباشرة أستطيع القول بقناعة عظيمة بأن الغرب إذا أختار أن يتبنى استراتيجية أكثر حكمة بأن يكتفوا بالحد الأدنى و يكونوا متعددي الأطراف وميكافيليين سيسعد بقية العالم في العمل مع الغرب |
Ne kadar mutsuzsa, haberleri öğrenince o kadar sevinir. | Open Subtitles | كلما استاء، كلما سيسعد بالخبر السار |
Bayan Crawley rehberlik etme fırsatı bulduğunda çok mutlu olur. | Open Subtitles | لاشيء سيسعد السيدة (كراولي) أكثر من أن تكون قادرة على إرشاد أحدهم إلى الطريق الصحيح |
Ne kadar iyisin. Çok sevinecektir. | Open Subtitles | هذا لطف منك، انا متاكدة انا سيسعد لمكالمتك |
Eminim Kral sizi burada görmekten çok memnun olacak. | Open Subtitles | أنا واثق أن الملك سيسعد برؤيتك هنا |
Sizin katılmanız herkesi çok mutlu edecektir. | Open Subtitles | أعنى، الجميع سيسعد إذا قدمت |
Her ne kadar o köpek seve seve suratımı kopartıp, Cadılar Bayramı maskesi niyetine takacak olsa bile. | Open Subtitles | عدى عن حقيقة أن الكلب سيسعد بقطع وجهي ولبسه كقناع هلاوين |
Vardığı zaman, Sezar bunu size bizzat söylemekten memnuniyet duyacaktır. | Open Subtitles | . أنا متأكد أنه عندما يصل "قيصر" سيسعد بأخبارك |
Bu ikimizi de mutlu edecek. | Open Subtitles | تعال هنا سيسعد ذلك كلينا |
Eğer bunun ne olduğunu bilmiyorsanız... öğrenmeniz komşunuzun çok hoşuna gidecektir. | Open Subtitles | وإن لم تتعرف على البضاعة فجارك سيسعد بمعرفة ما تملك من جديد |
Size gelip tuvaletinizi tamir etmekten mutluluk duyacağına eminim. | Open Subtitles | أنا على يقين انه سيسعد للحضور لإصلاح مرحاضك |