Baban onaylamayacak... ama ölümünüzün gerekli bir fedakarlık olduğunu anlayacaktır. | Open Subtitles | لن يوافق والدك لكنه سيفهم أن وفاتك كانت تضحية ضرورية |
Yani.. eğer maçlardan birine onu getirebilirsen tüm bu övgülerin nedenini anlayacaktır. | Open Subtitles | أعني لو أوصلته في احد المباريات سيفهم كل ما يقلقه |
Ama sanırım, federal bir savcının oğlu aklı selimliğin önemini anlar. | Open Subtitles | ولاكني لا أعتقد أن ابن قاضي فيدرالي سيفهم التصرف بحرية الرأي |
İnsan olduğunu şu ana dek anlamadıysa... bir daha anlayacağını sanmam. | Open Subtitles | إذا لم يكتشف انه انسان حتى الان فلا اعتقد انه سيفهم |
Ve Dünya, sadece Tek Gerçek Tanrı'nın ölümsüzlüğü önerebileceğini anlayacak. | Open Subtitles | والعالم سيفهم أنه فقط الله الواحد هو فقط من يقدم الخلود |
Sanırım bunu yapmaya çalışırdınız ama o ne kadar anlardı bilemem. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكنك محاولة ذلك ولكن لا أعرف كم من المعلومات سيفهم |
Her şey bittiğinde, ADM'in yönetim kurulu üyeleri anlayacaktır. | Open Subtitles | عندما ينتهي الامر سيفهم مجلس الادارة في أ.د.م |
Bunu yaparsan, banka kimin iflas ettiğini anlayacaktır. | Open Subtitles | إذا قمت بذلك، فإن البنك سيفهم مما يعلن إفلاسك |
Eğer Daniel etraftaysa, mesajın anlamını anlayacaktır. | Open Subtitles | لو دانيال في الجوار سيفهم مغزي الرسالة. |
- Bunu anlayacaktır. - Gerçekten uzaklardaymışsın. | Open Subtitles | . هو سيفهم . أنت حقا كنت غائباً |
Eğer gerçekten insanların refahını istiyorsa anlayacaktır. | Open Subtitles | لو كان يبالي بمصلحه الناس فانه سيفهم |
Onu ver ve dediklerimi ona söyle, anlar o tamam mı? | Open Subtitles | فقط اعطه هذا قل له ما قلت لك سيفهم , حسناً؟ |
Yani oyun kumandası gibi bir şey yapabilirsiniz ve sonra sistem hangi şekilde olduğunu anlar ve o moda değiştirir. | TED | وبالتالي يمكنك صنع شيئا يشبه جهاز التحكم للعبة، ومن ثم سيفهم النظام ما هو الشكل الذي هو عليه ويتحول إلى ذلك الوضع. |
Bermuda'da işler yolunda gitmiş deyin. O anlar. | Open Subtitles | قولي له الاشياء مضت على نحو جيد فى برمودا هو سيفهم |
Eşi de bilmiyor efendim, ona ne hakkında olduğunu anlayacağını söylemişler. | Open Subtitles | الزوجة لا تعلم حتى، سيدي أخبروها بأنه سيفهم عن ماذا ذلك |
Neyse, neler hissettiğimi ancak senin anlayacağını düşündüm. | Open Subtitles | على أي حال، كنت أعرف أنه لو كان أحد سيفهم شعوري فسيكون أنت |
Uzun zaman önce, küçük bir çocuğa bir gün babasının onu ne kadar sevdiğini anlayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | قبل زمن قلت لصبى صصغير أنه يوما ما سيفهم كم يحبه والده |
Yaptıklarımı anlayacak biri varsa, o da sensin. | Open Subtitles | لو أي شخص سيفهم ما أفعله أعتقدت أنه سيكون أنت |
Espheni tarafından saptırılmış bir kıza sahip olarak içinde olduğun durumu anlayacak biri varsa o benimdir, Tom. | Open Subtitles | إذا كان أي شخصٍ سيفهم ماقد مررت به ياتوم، سيكون أنا إبنتك مسيطراً عليها من قبل الإشفيني |
Dünya nihayet sözde bir özgürlük savaşçısıyla kanlı bir terörist arasındaki farkı anlayacak. | Open Subtitles | سيفهم العالم أخيرا الآن الفرق بين ما يسمون مناضلي الحرية والإرهاب الدموي |
- Söylemeye çalıştığım şeyi kim olsa anlardı. | Open Subtitles | -لِمَ لم تقل أنه لا يروقك ؟ -أي شخص طبيعي سيفهم ما كنت أقوله له |
Oyun alanım 400 sıra uzunluğunda ve 25 sütun genişliğindeydi-- ve sanırım eğer bunu anlayabilecek biri varsa, o da buradaki seyircilerdir. | TED | إذ كانت مساحته هي 400 عمود و25 صف والذي أفترض أنه إذا كان أحد سيفهم ما قلت، فإنه سيكون هذا الحشد. |
Peder, sizin vasıflarınızdaki bir adam bunu anlayabilir mi bilmiyorum ama cidden Linda hakkındaki her şeyi öğrenmek istiyor musunuz? | Open Subtitles | لست متأكدا ان كان رجل في مجالك سيفهم هذا ابتاه ولكن هل حقا تريد ان تعرف ليندا |
Ve kimse de anlamayacak. | Open Subtitles | والآن لا أحد سيفهم |
En azından bunu anlayışla karşılayabiliriz, eğer bağışlanmazsa. | Open Subtitles | الذى سيفهم على الأقل اذا لم يتم التغاضى عنه |