Keşke benim de Bacaklarım o çocuklar gibi olsaydı. | Open Subtitles | . أتمنّى لو أن سيقاني ..كانت مثلسيقانالأطفالالآخرين. |
Kollarım ve Bacaklarım tutulmuştu ve boğazımdaki kanın tadını alabiliyordum. | Open Subtitles | سيقاني وأسلحتي كانتا خدرانة، وأنا يمكن أن أذوق دمّ في حنجرتي. |
Bacaklarım yeterince güçlenince kaçıverdim. | Open Subtitles | هربت حالما سيقاني كانت قوية بما فيه الكفاية لأخذي |
Bana dokundu ve iyileşeceğimi söyledi sonra birden kollarımı ve bacaklarımı yeniden hisseder oldum. | Open Subtitles | مسّني، وهو قال أنا كنت بخير. ثمّ كلّ المفاجئين أنا يمكن أن أحسس سيقاني وأسلحتي ثانية. |
Biliyor musun sanırım bacaklarımı biraz çalıştırmak için Finch'le gideceğim. | Open Subtitles | إنتظر. تعرف، في الحقيقة، أعتقد أني سأذهب إمتداد سيقاني مع فينتش ماستــر. |
"Başıma dokunsam acıyor, bacaklarıma dokunsam acıyor, | Open Subtitles | عندما ألمس رأسي أشعر بالألم سيقاني .. أشعر بالألم |
- Benim Bacaklarım seninkilerden daha uzun Niles. | Open Subtitles | أوه، حَسناً، ذلك أفضلُ. النيل، سيقاني أطول كثير مِنْ لك. |
Kollarım biraz sıska ama Bacaklarım etlidir. | Open Subtitles | ذراعي صغيرة نحيلة لكن هناك بعض اللحم الجيد في سيقاني |
Ayakta dikilip boğazım yırtılana kadar bağırıp çağırmam gerekse bile ve Bacaklarım bedenimin ağırlığı altında çökse bile... | Open Subtitles | إن كنت وقفت صامتا حتى إنكسر صوتي، و أنهارت سيقاني تحتي |
Bacaklarım ahşap zemine daha yeni alışıyor. | Open Subtitles | سيقاني فقط دُربت للركض بشكلمستقيمفي الغابة. |
O zamanlar Bacaklarım sol kolum uyuşuyordu. | Open Subtitles | في ذلك الوقت، سيقاني وذراعي اليمنى كانت تغفوان |
Senin kollarına geliyorum, seni okşuyorum, Bacaklarım, ağzım, göğüslerim senin. | Open Subtitles | تحتجزني في أسلحتك وأناأداعبك... لديك سيقاني .. فمي ... |
Tamam, Bacaklarım ve sol kolum "uykuya dalmış" olabilir. | Open Subtitles | الموافقة، لذا سيقاني وذراعي اليسار من حينٍ لآخر "يَذْهبُ لنَوْم، " |
Bana öbür tarafa gideceğine söz verirsen markete gitmeden önce bacaklarımı traş edip, ruj süreceğim. | Open Subtitles | أعدك بأنّي سأبدأ بحلق سيقاني ووضع أحمر الشفاه كلما خرجت للسوق إذا وعدتني بولوج الضوء |
Saçımı yıkarken, bacaklarımı traş ederken, senin de hatırlayacağın o taş gibi sert ve dimdik göğüslerimi sabunlarken. | Open Subtitles | الآن أفتقد وجهه الصغير اللطيف المحدق بي بينما أغسل شعري، احلق سيقاني اضع الصابون على صدري |
Öyle olması lazım, bacaklarımı almadığımı gerçeğini saklayacaklar. | Open Subtitles | حسناً، ذلك هو المغزى أن أخفي تصرفي بأنني لم أحلق سيقاني |
Daha doğrusu bugün biraz geç, demek istediğim şimdi sizin hoşlandığınız özgürlük için bacaklarımı verdim. | Open Subtitles | حسنا ً ، الوقت متأخر قليلا ً على ذلك ، أليس كذلك ؟ أعني ، أعطيت فعلا ً سيقاني للحرية التي نتمتع بها الآن |
- Sonra çukura düştüm ve bacaklarımı kırdım. | Open Subtitles | و سقطت فيها، وكسرت سيقاني يالها من مأساة |
Bütün gücünle bacaklarıma vur, olur mu? | Open Subtitles | فقط اضرب سيقاني هل لا تستطيع فعل ذلك, حسناً ؟ |
Ben uyurken bacaklarıma mı bakıyordun? | Open Subtitles | هل كنتَ تحدق في سيقاني عندما كنتُ نائمة؟ |
Benim düşündüğüm arabam. Kaybedersem ayaklarım kesilir. | Open Subtitles | أنا أتكلم حول السيارة الأن إذا فقدت سيارتي، كأن سيقاني قطعت. |
Gözlerini bacaklarımdan ayıramıyor. | Open Subtitles | انه لا يستطيع إزالة عيونه عن سيقاني. |