| Gök takvimi bugünün sonunda bir güneş tutulması olacağını söylüyor. | Open Subtitles | الرزنامة النجميّة تؤكد، بأنه سيكون هنالك كسوف للشمس بنهاية اليوم. |
| 2050'ye kadar okyanusta balık kadar plastik belki de balıktan daha fazla plastik olacağını biliyor muydunuz? | TED | هل تعرف أنه بحلول 2050 سيكون هنالك بلاستيك في المحيطات أكثر من السمك؟ |
| - Düzenlediğiniz düğünlerin fotoğrafları da olacaktır diye tahmin ediyorum. | Open Subtitles | حسناً أفترض بأنه سيكون هنالك صور لحفلات زفاف أقمتها هنا |
| Bir yığın şekerlemenin üstüne düşmemişse kan olacaktır mutlaka. Malzemelerini al. | Open Subtitles | سيكون هنالك دم ما لم تكن قد هبطت على كومة من حلوى الخطمي، اجلب عدّتكَ |
| Uygun bir oğlan gelecek pazartesi 1 4:30'da okulun önünde bekleyecek pahalı bir bisikletle. | Open Subtitles | أعرف ولكن سيكون هنالك شاب مناسب خارج المدرسة يوم الاثنين الساعة 2: 30 مع |
| İş tamamlandıktan sonra, birisi gelecek ve onları toplayacak. | Open Subtitles | عندما يتم إكمال المهمة سيكون هنالك شخص سيأتي و يجمعها |
| Zirvenin detayları üzerinde anlaşıldıktan sonra Güney Kore ile ortak bir açıklama yapılacak. | Open Subtitles | بعد تأكيد تفاصيل هذه القمة سيكون هنالك إعلان مشترك مع المواطنين الكوريين الجنوبيين |
| Bugün ziyaretçimiz olacağını sanmıyorum Martha. | Open Subtitles | لا أظن أنه سيكون هنالك زوار اليوم ,مارثا |
| Herhalde bir sürü jambon olacağını duydular. | Open Subtitles | أخالهم سمعوا بأنّه سيكون هنالك الكثير من لحم الخنزير |
| Gerçek bir ameliyat olacağını kimse söylememişti. | Open Subtitles | لم يخبرني أحد بأن سيكون هنالك عملية جراحية فعلية |
| Cidden bunun bir yan etkisi olacağını düşünmüyor musun? | Open Subtitles | أنت بِصدق لا تعتقد سيكون هنالك تداعيات لذلك ؟ |
| Büyükbabam daha önemli bir ayin olacağını söyledi. | Open Subtitles | أخبرني جدي أنه سيكون هنالك مراسمُ أكثر أهمية |
| Bolca yemek olacağını söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه سيكون هنالك طعام والكثير من الطعام |
| Bitkiler tohumlarını olabildiğince uzağa yaymalıdır yoksa yetişkinler yavruları ile rekabet halinde olacaktır. | Open Subtitles | تحتاج النباتات لتنشر بذورها لأبعد ما يمكن وإلا سيكون هنالك منافسة مباشرة من البالغين مع ذرياتهم |
| Herhangi bir kuralsızlık görüldüğünde... emin olun olacaktır... | Open Subtitles | وإن كان هناك أيّ أشياء مخالفة، وأنا على ثقة أنّه سيكون هنالك |
| Bir açıklama olacaktır. Tabiki gerçek olmayacak, ama insanların inanacağı bir şey. Silahlı bir çılgın, terörist atak, doğal afet, trafik kazası. | Open Subtitles | سيكون هنالك تفسير، لن تكون الحقيقة لكنها ستقنع الناس، رجل مجنون بسلاح، هجوم إرهابي |
| Eğer bir şeye ihtiyacın olursa biri her zaman kapının önünde olacaktır. | Open Subtitles | وإذا احتجت شيئاً، كيفما كان، سيكون هنالك دوماً شخص أمام بابك |
| Sizi yavaşlatmak için üzerinize o kadar çok adam gelecek ki, kafanızda hedef tahtası varmış gibi hissedebilirsiniz. | Open Subtitles | سيكون هنالك الكثير من الناس يهجمون عليك لـ إبطائك ستشعر وكأن رقعة التصويب فوق رأسك |
| Ama sonra yatakta hasta yattığın o günler gelecek ayaklarını ovacak ya da internetten bulduğu tarifle sana omlet yapmaya çalışacak. | Open Subtitles | ولكن سيكون هنالك أيام أخرى حين تكوني ملازمة الفراش لمرضك , وهو يُدلّك قدماكِ وسيحاول صنع طبق لذيذ |
| Çocuklar, gelecek hafta bir zaman bununla ilgili bir sınav olacak. | Open Subtitles | أيها الناس, سيكون هنالك إختبار الأسبوع المقبل |
| Ve açıkca, bu iyi bir soru, ama çok zor takaslar yapılacak ve kararlar, bu yüzden ümit etmelisiniz ki dünyanın verecek olan kararları bu hedeflerin meşru olacağına dair işaret, dimi? | TED | و بصراحة، هذا سؤال جيد. لكن سيكون هنالك بعض المقايضات القاسية و الخيارات هنا. لذلك تريد أن تأمل أن المنهج و الذي يقرر بواسطته العالم هذه الأهداف الجديدة سيكون منطقيًا، أليس كذلك؟ |
| Otopsi yapılacak. İnsanlar bazen masada kalır ve ölürler. | Open Subtitles | سيكون هنالك تشريح للجثه أحياناً نضع المرضى على طاولة الجراحه ، ويموتون فحسب |