Görüşmeyi kabul etti ama Yahudileri değil sadece barışı ele alacak. | Open Subtitles | سيوافق على الإجتماع، لكن سيأبى الحديث عن اليهود، فقط عن السّلام |
Yedi kişiden oluşan bir aileyi kabul edecek birini de tanımıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف أحد سيوافق بتواجد عائلة من 7 أفراد في منزله. |
Eğer kabul etsek bile, başka birisinin kör oğluna mı bakacağız? | Open Subtitles | حتى لو وافقنا, من سيوافق على استضافة ولد أعمى في بيته؟ |
Luke, baban bu yaptıklarını onaylar mıydı sanıyorsun? | Open Subtitles | لوك "، هل تظن ان والدك " كان سيوافق على ما تفعله ؟ |
Teksas'ın Kralı'nın siyasi gündemimizin yok edilmesine onay vereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أشك بأن ملك تكساس سيوافق على تدميـر سمعتنا السياسية العالمية |
Sanırım baban da bunu onaylardı. | Open Subtitles | أعتقد أن أبوك كان سيوافق علي ذلك. |
Eğer Kagame burada olsaydı, o da katılırdı. | Open Subtitles | إذا كان كاجام هنا ، كان سيوافق |
Ama bu işletme babana ait ve ben babanın bu yatırımı onaylayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لتلك المؤسسة فهمي تنتمي لوالدكِ وأنا لا أظن أنه كان سيوافق على هذا الإستثمار! |
Mariott korkmuştu çünkü meraklı bir detektifi öldürmeyi kabul etmişti bayan Florian'ın kendisine telefonda bahsettiği detektifi. | Open Subtitles | لقد كان ماريوت خائفا لأنه بهذا سيوافق على مساعدتك فى قتل محقق فضولى ذلك الشخص الذى اتصلت به السيدة فلوريان |
Goa'uld neden böyle bir pazarlığı kabul etsin ki? | Open Subtitles | لماذا سيوافق الجوؤلد على هذه المفاوضات ؟ |
Boston'daki yargıçla konuştum, şartlı tahliyeyi kabul edecek. | Open Subtitles | لقد تكلمت مع القاضي في بوسطن و سيوافق علي اطلاق السراح المشروط |
Sen de ziyafette ona daha iyi davransaydın, bizimle dönmeyi kabul edecekti! | Open Subtitles | لو كنت تتعامل معه بلطف أكثر عند الحفل كان سيوافق علي المجيء معنــا |
Ve kabul edenler de sana sadece çocuk pornosu yazman gereken işler sunmazlar. | Open Subtitles | و الذي سيوافق لن يستطيع أن يوفر لك عملاً للكتابة الإباحية للأطفال |
Biraz ketumdur ama doğru yerde kabul edeceğine inanıyorum. | Open Subtitles | إنه متحفظ قليلاً ولكني أعتقد أن سيوافق بالسعر المناسب |
Çok ısrar ettiğin için deneyeceğim... ama kabul edip etmeyeceğini bilmiyorum. | Open Subtitles | سأحاول هذا لأنك أصرّيتِ بشدة ولكني لا أعلم إذا ما كان سيوافق |
Eğer babanın itiraz etmeyeceği, kurulun kabul edeceği, | Open Subtitles | مالم يمكنك إيجاد شخصاً ما أخر شخصاًمالن يرفضهوالدك, شخصاً ما سيوافق المجلس عليه |
Üzgünüm, Lamont. Eminim Bay Gault bu durumu onaylar. | Open Subtitles | (أنا أسف جدا (لامونت (أنا واثق أن السيد (غولت سيوافق على كل هذا |
- Olabilir ancak babanız bunu onaylar mı Bayan Shippen? | Open Subtitles | -ربما ولكن هل سيوافق والدك يا آنسة (شيبن)؟ |
Görünüşe göre senatoda 458 onay alacağız. | Open Subtitles | يبدو أن مجلس النواب سيوافق على قانون رقم 458 |
Bir sonraki durağımı kesinlikle onaylardı. | Open Subtitles | قطعاً كان سيوافق على الوجهة التالية. |
- Bizim rekabet etmemiz için en uygun şey olduğuna o da katılırdı. | Open Subtitles | -اعتقد انه سيوافق عليها... انه الشيء الأكثر ملائمة لنا للتنافُس |
Evet, ama yaptıklarımızı onaylayacağını pek söyleyemem. | Open Subtitles | نعم، لكني لا اتوقع انه سيوافق |
Bizim için birkaç arama yapar mı dersin? | Open Subtitles | تعتقدين أنه سيوافق على هذا بالنيابة عنّا؟ |
- Aynen öyle. Tomografiye razı olacak. | Open Subtitles | بالضبط، لذا سيوافق على التصوير المقطعيّ |
Eğer baban bunu bilse, onaylayacağından şüpheliyim. | Open Subtitles | ان علم والدك بالأمر , أشك انه سيوافق |