1 milyar dolarlık serveti var. Bunun 10 milyon doları çalındı. | Open Subtitles | إنه يساوي مليار دولار سُرِق منها مؤخراً عشرة ملايين |
Serveti 1 milyar dolar ve bunun 10 milyon doları çalındı. | Open Subtitles | إنه يساوي مليار دولار سُرِق منها مؤخراً عشرة ملايين |
12.000 Dolardan fazla para çalındı. | Open Subtitles | قد سُرِق ما يزيد على 12 ألف دولار |
Evet, ama şunu dinle. 8 yıl önce çalınmış. | Open Subtitles | .نعم، لكن إليك هذا لقد سُرِق منذ 8 سنوات |
Yakın zamanda 20 binimin çalındığını hatırlatmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تذكِّرني, فقد سُرِق مني للتو 20,000 دولار |
Gece yarısına doğru polis beni uyandırıp dükkânın soyulduğunu üç kişinin öldürüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | مع حلول منتصف الليل، أيقظتني الشرطة قائلين أن المكان سُرِق |
Başka bir hatırası da vardı, ama eşyalarımın arasından çalındı. | Open Subtitles | -كان هناك تذكار لها, لكنه سُرِق مع أشيائي |
Rock'n roll gibi, okullara ateş etmek zenciler tarafından icat edilip beyazlar tarafından çalındı. | Open Subtitles | يبدو كموسيقى ( الروك ) فرمي النار في الطريق اختُرِع عن طريق، السّود " ولكنّه سُرِق من قِبَل " البيض " حافلتي الأولى كان رقمها " 26 |
Sana defterimi gösterirdim ama çalındı. | Open Subtitles | لكنّه سُرِق |
James, yüzüğüm çalındı. | Open Subtitles | (جيمس), خاتمي قد سُرِق |
Kendilerinden çalınmış bir şeyi geri almak için ya da yarım kalan bir görevi tamamlanmak için dirilmişler. | Open Subtitles | سوف يُمسكون بشيء والذي ... كان قد سُرِق منهم أو سيقومون بِمُهمّة "إنّهم يُطلقون عليه "هيرتزوغ |
Bilgisayarım çalınmış. | Open Subtitles | حاسوبي سُرِق |
Ona pasaportumun çalındığını ve Elçilik güvenliğinin içeri girmeme izin vermeleri gerektiğini söyle. | Open Subtitles | فقط أخبريه بأن جواز سفري قد سُرِق وأنني بحاجة إلى أن يقوم أمن السفارة بالسماح لي بالدخول |
Şey, Laurel bilgisayarın bu yüzden çalındığını düşünüyor. | Open Subtitles | حسناً, و لهذا السبب تعتقد (لوريل) أن الحاسوب سُرِق |
Güvenlik görevlisi Hector telefonunun çalındığını anlayıp onun da bir üye olduğunu anlamadan önce bu adresin yerini tespit etmiş. | Open Subtitles | الحارس(هكتور) أدرك بأن هاتفه قد سُرِق ومن ثم تتبعه إلى هذا العنوان قبل أن أعلم بأنهُ كان عضوًا وأدمره |
Scotland Yard olarak İngiltere Bankası'nın soyulduğunu bildirmekten büyük acı duyuyoruz. | Open Subtitles | بضِيقِ كبير ...الشرطة البريطانيةِ تُعلنُ أن مصرفُ إنجلترا قد سُرِق |
Ama arayıp evimin soyulduğunu haber verdiler. | Open Subtitles | لكني تلقيتُ اتصالاً أنَ بيتي قد سُرِق |
soyulduğunu. | Open Subtitles | أنه سُرِق . أنه ... |