Böyle bir kuvveti sadece güç ile koruyamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك إبقاء مثل هذه القوة الكبيرة مع سُلطة فقط. |
güç, servet... | Open Subtitles | نفوذ، سُلطة وثروة وأشياء أخرى. |
Herşeyi yapabilecek gücüm olduğunda, tüm gücün kendimde olmasını sağlardım. | Open Subtitles | لو أصبحت ذو سُلطة ليوم واحد فسأطلب أن أظل ذو سُلطة دائماً |
Kral'ın mutlak gücü elinde tutup kısıtlama olmadan kanunları yeniden yapması sizi hiç endişelendirmiyor mu? | Open Subtitles | ولكن الأ يقلقك على الإطلاق بِأن المَلك إتخَذ لنِفسه سُلطة مُطلقَه بدِون أي قِيود لإعَادة القَانِون؟ |
Yaşlı kadın, bana emir vermeye ya da yerimi söylemeye yetkin yok senin. | Open Subtitles | أيتها المرأة العجوز لا يوجد لديك سُلطة لتحديد أو إعلان مكاني |
Herşeyi yapabilecek gücüm olduğunda, barışı sağlarım, açlığı kaldırırım yağmur ormanları için çalışırım. | Open Subtitles | لو أصبحت ذو سُلطة ليوم واحد سأطلب سلام شامل لا مزيد من المجاعات وأطلب مساعدة الغابات المطيرة |
Bunu başaramayabilirim. Artık CTU'da hiçbir yetkim yok. | Open Subtitles | انظر, قد لا أتمكن من فعل ذلك لم تعد لى سُلطة فى الوحدة |
Bir yetkili iyi. İki daha iyi. | Open Subtitles | سُلطة واحدة جيدة لكنها أفضل عندما تكون إثنتان |
Göçebe kadınlar göç, sürü işleri ve ticaret alanında kayda değer bir yetki sahibiydi. | TED | كان لدى النساء البدويات سُلطة كبيرة، تنظّم هذه الهجرات وكذا العديد من المجموعات والتجارة. |
- Baban askeri otorite olabilir ama otorite ile para kazanamazsın. | Open Subtitles | والدك لربّما لديّه سُلطة عسكرية، لكن السُلطة لا يمكنها جمع مالك. |
Baştan, sona saçmalık, bence herif güç gösterisi yapıyor. | Open Subtitles | هـذا هــراء بالكــامل مجرد رحــله سُلطة |
Bu insanlarda tahmin bile edemeyeceğin düzeyde bir güç var. | Open Subtitles | لديهم سُلطة أقوى من أي شيء يمكنك تخيله. |
Burada hiç gücün yok. | Open Subtitles | إنك لاتملكُ سُلطة هنا، لذا فأنت لاتعرف شيء بعد. |
Soruşturmamı engellemek için hiçbir gücün yok. Hiç. | Open Subtitles | ليس لديكِ أى سُلطة للتدخل في تحقيقي ،لا |
Üzerimdeki tüm gücü emrine sunuyorum. Sonsuza dek! Karşılıksız. | Open Subtitles | سوف أعطيكِ سُلطة كاملة علي ابدية، غير مشروطة |
Lort olsan da, olmasan da, bu adamı tutuklamak için sebebin ve yetkin yok. | Open Subtitles | "لورد" أم لا ليس لديكَ مبُرر ولا سُلطة للقبض على هذا الرجُل |
yetkim de yok, dahil olmak için sudan bir sebebim de. | Open Subtitles | ليس لدى سُلطة أو حجة واهية لأشترك فى هذا |
Şu an araştırma ekibinin parçası olabilirsiniz ancak, ...misafirlerle ilgilenmek için dolaşıyor olmanız sizin yetkili bir konumda olduğunuzu gösteriyor. | Open Subtitles | ربَّما الآن تكون جزءًا من فريق البحث، لكنك تتجول بين الضيوف مما يدلُّ أنك في موضع سُلطة. |
ACLU, FBI'ya çok fazla yetki verdiğimiz için hakkımızdaki şikayetleri zaten bile iletiyor. | Open Subtitles | إتحاد الحريات المدنية الأمريكية بدأ فى إصدار الشكاوى ضدنا بالفعل .لأننا أعطينا المكتب الفيدرالى سُلطة ميدانية زائدة |
Vay anne. Seni daha önce hiç otorite olarak hayal etmemiştim. | Open Subtitles | عجباً أمي ، لم أتصورك كامرأة سُلطة أبداً |
Azıcık yetkisi olunca ne oldu bak. | Open Subtitles | اعطي الرجل سُلطة أكبر قليلاً وسيفعل ذلك. |
Hepinizin bildiği gibi, bu kurulda bir temsilcimiz olması karşılığında Amiral Adama'nın askeri otoritesini tanıyacağımızı kabul ettik. | Open Subtitles | مثلما تعلمون جميعاً , لقد وافقنا على سُلطة الأدميرال العسكرية بُمثابة مقعد من مجلسه |
Birinci konsül olarak seçilmem, İtalya'daki tüm lejyonların komutası... ve senatonun mahkemeler üzerindeki otoritesinin kaldırılması. | Open Subtitles | إنتخابي كقنصل أول قيادة كل فيالق إيطاليا و إلغاء سُلطة مجلس الشيوخ على المحاكم |