Tanrım yine o kendi rozetini kendi yapan marketçi aptal. | Open Subtitles | ياالهي، انه الغبي من متجر البقالة الذي صنع شارته بنفسه. |
Kanıtlarla oynadığında rozetini kaybetti, bunu biliyordu. | Open Subtitles | عندما تلاعب بالأدلة صادرت شارته إنه يعلم ذلك |
Bir polis memurunun başına gelebilecek en utanç verici şeylerden bir tanesi rozetini kaybetmekti. | Open Subtitles | في الواقع من الأمور الأكثر احراجاً التي قد تحدث لشرطي هو فقدان شارته |
Parayı öderken, rozeti parlıyordu. | Open Subtitles | عندما كان يدفع مشروباته, هو كان يضيء شارته إلى نصف البار. |
kartı bu sabah kullanmıştı. | Open Subtitles | لقد تم إستخدام شارته للدخول هذا الصباح |
kartını geri verdikten sonra gerçekten de geceyi erkek arkadaşıyla geçirmiş. | Open Subtitles | بعد أن أعادت إليه شارته قضت الليل في الواقع مع مرافقها الذكر |
Stuart'ın bu kadar aşağılandığını görünce farkettim ki adamın sadece rozetini değil, saygınlığını da almıştım. | Open Subtitles | رؤية ستيوارت يتعرض للذل جعلتني أدرك أنني لم أسلب الرجل شارته فحسب بل سلبته كرامته |
Bir polis rozetini çıkaryorsa, bana soracak olursanız gizli işler çeviriyor demektir. | Open Subtitles | عندما يخلع شرطي شارته فمن خبرتي, هذا يعني أنه يخطط لشيء غير صالح |
Evet, ama artık onun rozetini kullanmayacağımı nasıl söyleyeceğim | Open Subtitles | أجل، ما عدا أنّي لا أستطيع أنّ أستخدم شارته بعد الآن. |
Kanunları uygulamak Chin'in aile mesleği o yüzden rozetini kaybedince ailesini de kaybetti. | Open Subtitles | تنفيذ القانون هو عمل عائلة شين, لذلك عندما فقد شارته, فقد عائلتة. |
Bir polisi bu şekilde öldürüp rozetini ağzına koymak, bu sıradan bir sokak suçu değil. | Open Subtitles | يضعون شارته بفمه؟ تلك ليست جريمة شوراع هناك شخصٌ ما يرسل رسالة لذلك |
Şimdi rozetini teslim etmek üzere. Aptalca bir şey yapmasından çekiniyorum. | Open Subtitles | و الآن هو على وشك أن يسلِّم شارته, و أخشى عليه أن يقوم بتصرف غبي |
İşten bu kadar nefret ediyorsa rozetini masanın üzerine bırakıp defolup gitsin. | Open Subtitles | لو أنه يكره الشرطه لما لا يترك شارته على مكتب القائد و يعود منزله و يأكل طبقاً من الخصى |
Bu kasabanın güvenliğini sağladı. Bunu söylediğim için beni affet ama onun rozetini takma hakkını kazanmadın. | Open Subtitles | جعلَ هذه البلدةَ آمنةً، و سامحيني عندما أقول أنّكِ لا تستحقّين وضعَ شارته. |
Şansı varsa hapishaneye girmez ama rozetini ve emekliliğini kaybedecek. | Open Subtitles | إذا كان محظوظا بما فيه الكفاية لتجنب السجن بطريقة أو بأخرى سيخسر شارته . ومعاشه |
rozetini kullanarak içeri girerdi yani. | Open Subtitles | بشرطة لوس انجلس محترفين للغاية مما يعني أنه إستخدم شارته للدخول إلى هناك |
Doğal bilimler rozeti içinse, bit, solucan ve kurt topladık. | Open Subtitles | ومن أجل شارته في علم الطبيعة جمعنا القمل والديدان الخطافية واليرقات |
Diyorum ki, rozeti elinden alınsın ve tutuklansın. | Open Subtitles | الآن أقترح أن نجرده من شارته و نقبض عليه. |
rozeti, saldırı anında laboratuvara giriş için kullanılmış. | Open Subtitles | إستُعملت شارته للدخول إلى المختبر أثناء وقت إطلاق النار. |
Marwan elçiliğe dönmeden kartı kopyalayabilecek birini tanıyorum. | Open Subtitles | أعرف شخصا يمكنه استنساخ شارته قبل أن يعود (مروان) إلى السفارة |
Bak, giriş kartını 17 numaralı odanın kapısında kullandı ve sonra yine 17 numaralı odaya girdiğinde. | Open Subtitles | انظري شارته مسحت عند البوابة ومرة اخرى حين دخل غرفة 17 |
- Rozet numarası 0'la başlıyor. Teğmenlerin Rozet numarası 1'le başlar. | Open Subtitles | شارته تبدأ بالرقم صفر، بينما شارة الملازم تبدأ بالرقم 1. |
Güvenlik raporuna göre; o gece kimliğini saat 8.05'te radyoloji'de geçirmiş. | Open Subtitles | وفقاً لتقرير الأمن فقد مرر شارته |
Rozetinde"iyi hisler polis' yazıyor mu? | Open Subtitles | هل رأيت شارته تقول يشعر الضابط بالارتياح؟ لذا |
Şerif rozetinin ardına saklanan birkaç aşağılık herife ne yapacağımla neden ilgileniyorsun? | Open Subtitles | بماذا يهمك وغد يخفي نفسه خلف شارته ؟ |
Seninle ilgili sorulara cevap vermeyince rozetini gösterdi. | Open Subtitles | اسمعي - حتى انه قد اظهر شارته لأني لم أجبه على اي أسـئلة تتعلق بك "ASH" |