"شاهد واحد" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bir tanık
• bir şahit
• tek bir şahidimiz
• tanığı

Savunma sadece bir tanık çağırdığı için, ki bu mahkumdu, son olarak dinlenme hakkına sahiptir.
بما أن الدفاع قد قام باستدعاء شاهد واحد و هو السجين فاٍن له الحق أن يتحدث أخيرا

bir tanık daha onu teşhis ettiği için olay sırasında başka yerde olduğu iddiasını çürütebilir ve onu gözaltında tutabilirim
يمكننى أما أن أحتجزه وأجبره على الأعتراف بناءً على وجود شاهد واحد تعرف عليه

Terry'nin uyuşturucuyu Julio Diaz'dan aldığını gören bir tanık bile yeter.
هيا. أنا أريد شاهد واحد رأى .تيري يأخذ المنشطات من خوليو دياز

Sayın Hakim, iddia makamı sadece bir şahit daha davet etmek istiyor.
سيادةالقاضي،يودالأدعاءأنيستدعي.. شاهد واحد آخر.

Demek ki hala tek bir şahidimiz bile yok.
إذا لا يوجد ولا شاهد واحد

Ceset bile yoktu. Ama bir sürü delil var. Ve görgü tanığı da yoktu.
لا أحد , ولكن كان لدينا الكثير من ادله الطب الشرعية دون وجود شاهد واحد

Tüm kanıtlar bunu gösteriyor, ama böyle olmadığını düşünen bir tanık var.
حسنا، تشير كلّ الدلائل إلى ذلك لكن هناك شاهد واحد لا يعتقد ذلك

Üzgünüm ama bir tanık bile kalamaz. Yasayı biliyorsunuz.
أنا آسفة، لكن لا يجب أن يبقى شاهد واحد أنتم تعرفون القانون

Kürsüye doğrularını anlatmadığını söyleyen sadece bir tanık oturturlar o kadar.
وضعو شاهد واحد على المنصة واحد والتي اخبرتكم أنها لم تقل الحقيقة

Bu çocuğun Kartal İzcisi olduğundan başka bir şey söyleyecek tek bir tanık bile bulamadık.
لم نجد شاهد واحد يقول أنّ هذا الفتى لم يكن غير رائد نسور

- Sadece bir tanık olduğuna inanıyorum. - Kim?
هناك شاهد واحد فقط استطيع تصديقه من ؟

Lütfen, Başkan, lütfen... sadece bir tanık daha .
... رجاءً يا رئاسة القاضى, رجاءً شاهد واحد فقط رجاءً

Yalan söyledin Tek bir tanık bile bulmadım!
انا لا أستطيع ان أجد شاهد واحد لعين

Sadece bir tanık var, plakayı alamamış ama birinin mavi bir motora atlayıp gittiğini görmüş.
لا ، فقط شاهد واحد قال انه شاهد شخصا

bir tanık, üç gözlü bir yaratık olduğunu iddia etmiş.
زعم شاهد واحد أن المخلوق له ثلاث عيون

Bu yaşayan bir tanık
لذا، هذا شاهد واحد علي قيد الحياة

bir tanık daha ama farkeden birşey yok
شاهد واحد أكثر لا يعمل فرقا

bir tanık daha ama farkeden birşey yok
شاهد واحد اخر لن يعمل فرقا.

İnsan Kaynakları'na raporumu verirken bir şahit gerekiyor da.
أريد شاهد واحد لتأكييد تقريري من أجل الموارد البشرية

Fark etmez. bir şahit kaldı
اسمع ، بقى شاهد واحد

Tek bir görgü tanığı var. Şerif yardımcısı. Hastanede isabet eden kurşunlar çıkarılıyor.
لدينا شاهد واحد رأى كل شيء و هو الشريف و هو في المستشفى الأن ليخرجوا منه الرصاص