cesaretlerini biraz destekle karşılayabiliriz sanıyorum. | TED | أعتقد أننا من الممكن أن نكافئ شجاعتهم ببعض الدعم. |
Kalanlar cesaretlerini kaybeder, kaçar, dağılır ve evlerine giderler. | Open Subtitles | وبقيتهم سيفقدون شجاعتهم يفرّون ، وينفصلون ، ويذهبون لبيوتهم |
Onların cesareti olmasaydı, bu caniler adaletten kaçacaktı. | Open Subtitles | الذين لولا شجاعتهم لكان قد هرب هؤلاء المجرمون من العدالة |
O zaman da şimdi olduğu gibi cesaret, bağlılık ve vatanseverliğinize hayrandım. | Open Subtitles | وما زلت أشعر بالدهشة الآن كما شعرت آنذاك.. من شجاعتهم وإخلاصهم ووطنيتهم |
Onlar eğlence sektörü denen iş alanında başarılı olmaları en az beklenenler ama cesaretleri ve yetenekleri onları buraya ulaştırdı. | TED | وكانوا أقل من يُتوقع أن يكونوا ناجحين في مجال العمل الترفيهي في النهاية تغلبت شجاعتهم ومواهبهم الى اتخاذ هذه الخطوة |
Cesaretlerinin bizi bir arada tuttuğunu hatırlatmak için. | Open Subtitles | شجاعتهم تربطنا سوية. |
Onları öldüreceğim, ama önce bağırsaklarını deşeceğim. | Open Subtitles | سأقتلهم لكني سأسلبهم شجاعتهم أولا |
Ölümsüz cesaretleriyle İngiliz askerlerin üzerinde kalıcı bir etki bırakan Nepalli savaşçıların adlarını almış. | Open Subtitles | تمت تسميته تيمنا بالمحاربين النيباليين الذين تركت شجاعتهم الباسلة أثرا لا يمحى على الجنود البريطانيين |
Gençler cesaretlerini kanıtlamak için en üst noktasından atlarlardı. | Open Subtitles | والفتيان, لإثبات شجاعتهم يقفزون من أعلى نقطة |
O sulu ve tatlı cesaretlerini. | Open Subtitles | لتحصل على شجاعتهم شجاعتهم ذات المذاق اللذيذ |
Kılıcın öfkesi cesaretlerini körüklemezse Gözetçiler'in dövüşüp dövüşemeyeceklerini bilmiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نعرف إذا الحرّاس يمكن أن يحاربوا بدون غضب السيف لإثارة شجاعتهم |
Sırf eğlencesine savaşmıyorlar. cesaretlerini kanıtlamak için savaşıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم لا يتقاتلون للمرح وحسب بل يتقاتلون لإثبات شجاعتهم |
Kılıç kullanma cesareti gösteren gerçek inananlar sayesinde, bu günün yaşanacak olması sadece mümkün değil, kaçınılmazdır. | Open Subtitles | مقدمة من مؤمنين إيماناً حقاً الذين شجاعتهم في استخدام السيف جعلت من هذا اليوم ليس فقط ممكناً، بل وحتمياً |
Eğer asi ordusu yenilirse, halkın cesareti kırılır ve düzen yeniden sağlanır. | Open Subtitles | اذا سقط جيش الثوار السكان سوف يفقدوا شجاعتهم والنظام سوف يعود |
Böyle büyük başarıları mümkün kılan onlar ve onların cesareti. | Open Subtitles | هم و شجاعتهم من جعل عمليات كهذه، ممكنة. |
Genç ve tecrübesizler, cesaret ve inançlarını yorgun ve kararsızlar için kullanacak. | Open Subtitles | الشباب وعد خبراتهم سيعطون شجاعتهم وإيمانهم إلى المتعب والمتردد |
cesaret hikâyeleri burada gizlice kalan biz rahiplere umut veriyor. | Open Subtitles | سيرة شجاعتهم منحت رجاءً لأولئك الكهنة الذين نحن منهم. ليبقوا هنا سراً. |
Tüm cesaret ve güçleri birden vücutlarından çekilmişti. | Open Subtitles | و تخلت عنهم شجاعتهم الزائفه |
cesaretleri onların yenilgisini önledi, boyun eğmediler. | Open Subtitles | شجاعتهم حالت دون هزيمتهم وروحهم التي لا تقهر |
cesaretleri onları yenilemez kıldı, ruhları boyun eğmedi. | Open Subtitles | شجاعتهم حالت دون هزيمتهم وروحهم التي لا تقهر |
Onları öldüreceğim, ama önce bağırsaklarını deşeceğim. | Open Subtitles | سأقتلهم لكني سأسلبهم شجاعتهم أولا |
Bu filmin yapımcıları olarak, muhteşem ruh ve cesaretleriyle bu hikayeye ilham vermiş olan hâlâ yaşayan ve hayatlarını kaybetmiş olan Fransız Demiryolu çalışanlarına övgülerimizi sunarız. | Open Subtitles | نحن منتجوا هذا الفيلم نود ان نمتن الى رجال السكك الحديديه الفرنسيه الاحياء منهم و الاموات والذين كانت روحهم العظيمه و شجاعتهم هى مصدر الالهام لهذا الفيلم |
Askerler öldü, kadınlar yas tuttu çocuklar erkekliğe babasız adım attılar ve aynı şekilde savaşa gidip öldüler. | Open Subtitles | جنود ماتوا زوجات حزِنّ أبناء كبروا بدون آباء وقويت شجاعتهم وبعدها قدموا أنفسهم للقتال والموت |