Seninki iyi polis değil, tuhaf, ilaçlarını almayan duygusal açıdan dengesiz polisti. | Open Subtitles | كل ما أقوله، لم يكن هذا شرطياً جيداً. لعله كان كلاماً غير متزن، |
Senden iyi polis olurdu, Michael. | Open Subtitles | أتعرف يمكن أن تكون شرطياً جيداً يا (مايكل) |
Bu da onu bir puşt yapıyor, biliyorum ama bu aynı zamanda iyi bir polis olmasını da sağlıyor. | Open Subtitles | هذا يجعله وغداً أعرف لكنه يجعله شرطياً جيداً |
-Evet mi? Şimdi neden iyi bir polis olmuyor ve bana biraz simit almıyorsun? Tamam, güzel sorgulamanın sonu bu. | Open Subtitles | أجل حقاً و الآن لم لا تكون شرطياً جيداً و لتحضر لي بعض الفطائر |
Abimin bana iyi bir polis olmamı söylediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | اتذكر ان اخي الأكبر ارادني ان اصبح شرطياً جيداً |
İyi bir polis olurum bence. Kural 13: Asla Bir Avukatla İlişkiye Girme | Open Subtitles | أظن أنني سوف اكون شرطياً جيداً. هل يمكنني مساعدتكِ ؟ |
İyi biri değilim baban da iyi bir polis değil. | Open Subtitles | أنا لستُ رجلاً صالحاً ووالدكِ ليس شرطياً جيداً |
İkincilikle mezun olup iyi bir polis olabilirsin. | Open Subtitles | لا يزال يعد الشرطي المتخرج في المرتبة الثانية شرطياً جيداً |
Aklımda hep iyi bir polis olma düşüncesi vardı. | Open Subtitles | في رأيي، لكي تكون شرطياً جيداً |