Bu işi iyi polissin diye mi kaptın sanıyorsun? Hayır, evlat. | Open Subtitles | أتظنّ أنّك حظيتَ بهذه الوظيفة لأنّك شرطيٌّ نزيّه؟ |
Bu işi iyi polissin diye mi kaptın sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظنّ أنّك حظيتَ بهذه الوظيفة لأنّك شرطيٌّ نزيّه؟ |
Güvenlik kayıtlarını isteyen bir polissin sen. | Open Subtitles | إنّك شرطيٌّ يريد مقطعًا أمنيًّا. |
Anno, eşcinsel evliliğe karşı, veya eskiden karşı olan, eski bir polis ve Anne, başka bir kadınla birlikte yaşayan bir mühendis. | TED | وهو شرطيٌّ سابق وضد، أو كان ضد، زواج المثليين، وآني، وهي مهندسة تعيش في شراكةٍ منزليةٍ مع امرأة أخرى. |
Biliyor musun bir polis oraya gelmeden hemen önce tıpkı sana benzeyen birini deponun etrafında arabayla dolaşırken gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | ذكر شرطيٌّ أنّه رأى شخصاً يشبهكِ كثيراً يقود مبتعداً عن المستودع قُبيل وصوله. |
- Bence polissin de ondan. | Open Subtitles | لأنَّني أعتقدُ أنَّكَـ شرطيٌّ |
- Demek polissin. | Open Subtitles | إذاً فأنتَ شرطيٌّ |
Umarım sonraki hayatında dürüst bir polis olursun. | Open Subtitles | حسنٌا، ربّما بالحياة الاخرى ستكون شرطيٌّ نزيهٌ |
Sokaktakiler senin süper bir polis olduğunu söylediler | Open Subtitles | والنّاس تقول أنّكَ بعضٌ ما شرطيٌّ خارق |
Senin gibi inatçı bir polis olmasaydı o ve Zoe serbestçe geziyor olabilirlerdi. | Open Subtitles | لو كان الأمر ليس بيد شرطيٌّ عنيد مثلك لكان هو و (شوي) أحراراً |
İyi bir polis olduğumu söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني بأنّي شرطيٌّ صالح |
- Gitti. Hong Kong'ta Doktor Rai'yi bulduğunu düşünen bir polis var. | Open Subtitles | هناك شرطيٌّ في "هونغ كونغ" يظنّ أنّ بمقدوره إيجادَ الطبيبة (راي). |
Kardeşin çok iyi bir polis. | Open Subtitles | أخاكِ شرطيٌّ جيّد. |