"شعبها" - ترجمة من عربي إلى تركي

• halkı
• halkını
• insanları
• halkının
• halkına
• halkından
• insanlarını
• halkıyla
• insanlarına

Onun halkı bizim naquadria depolarımıza karşı olan ilgilerini saklamadılar.
شعبها لم يجعل إهتمامهم سراً في كميات النكوادريا الخاصة بنا.

Bir ülkenin devletinin halkının üzerinde nasıl egemenlik kurduğunun, halkı ile nasıl yeniden kaynaşacağını araştırmasına ilişkin muhteşem bir örnek.
مثال رائع في كيف يمكن لدولة - أمة يمكن أن تصل إلى -- تسعى إلى إرجاع الشيء لأصله مع شعبها

Çok güçlüydü, çok akıllıydı halkını yönetti ve yatakta çok iyiydi.
حسن، لقد كـانت قوية جدا وعبقرية وحكمت شعبها بقبضة من حديد

Bugün, Çin dünyadaki en büyük ikinci ekonomiye, güç santralına sahiptir. Ayrıca insanları artan bir refah içinde yaşamaktadır.
اليوم، هي ثاني أكبر اقتصاد في العالم، وتمثل قوة صناعية، ويعيش شعبها في رخاء متزايد.

Kendi halkına savaş açan bir devletin otoritesini artık kabul etmiyoruz.
نحن لم نعد نقبل بسلطة الدولة التي تحارب شعبها

Çin Hükümeti halkından sır saklamaya inanmıyor.
الحكومة الصينية لا تؤمن بإخفاء الأسرار عن شعبها

Shyla, insanlarını özgür bırakamaz. Büyük risk.
شايلا لا تستطيع تحرير شعبها بدونمخاطرةكبيرة.

Belki de Kolonilerin Başkan'ı halkıyla beraber kalmalıydı.
ربما كان يجب على رئيسة المستعمرات البقاء مع شعبها

Kraliyet varisi olan çocukları duvarlarına toslamış, halkı, kalıntılarının üstüne basıp geçmiş.
أولاد الـبـلاط المـلـكـي قد تم رميهم من أسوارها و شعبها إنقاد مع أنقاضها

Kendi halkı tarafından, merhum eşinin izinden gitmesi için seçilmiş eşi benzeri olmayan cesarete ve fazilete sahip bir kadın.
امرأة ذات شجاعة وشرف لا تُضاهى والتي اُختيرت من قبل شعبها ..لتتابع دور زوجها الراحل

- Sanhedrin, halkı kontrol edebildiği sürece Roma, Judea'nın denetimini gevşek tutacaktır.
روما بدأت تفقد اليهود من يديها طالما السنهدرين غير قادرة على ادارة شعبها

Ona, oradaki halkını anlatacağım ki beyazların ülkesinde köle olmak için doğmadığını anlasın.
أخبرها عن شعبها الذي هناك لتعلم أنها لم تُولد لتكون مستعبدة في أرض الرجل الأبيض

halkını cehennemden koruyabilecek tek kişi.
هي فقط يمكن أن تدافع عن شعبها من العالم السفلي

halkını yok etmeye geliyorlar son çocuğuna kadar.
إنهم قادمون ليدمروا شعبها ليفنوها حتى آخر طفل فيها

Dr Jackson Merrin'in insanları için önemini anladı.
جاء دّكتور جاكسون لإدراك أهمية ميرين إلى شعبها

Tokyo'daki hükümet insanları ülkelerini yaşamları pahasına savunmaya hazırlanmalarına ikna ederek, bu korkuyu arttırır.
الحكومة في طوكيو شجّعت هذه المخاوف أقنعت شعبها بضرورة الإستعداد للدفاع عن بلادهم حتى الموت

Almanya ziyaretlerimizde beni en çok etkileyen, insanları olmuştu.
"الذي اعجبني كثيراً ، أثناء زيارتنا "لألمانيا هو شعبها

ve neden basit bir Yahudi yetiminin, kendi halkının yok edilmesini engellemek için seçildiğini.
لماذا يهودية يتيمة وبسيطة أختيرت لتتصدى لابادة شعبها

Bu kadın, tüm hayatını halkının hizmetine adamış biri!
تلك المرأة سخرّت حياتها بأكملها في خدمة شعبها

Başkan şimdi kendi halkına karşı terörle savaş yönetiyor.
الرئيسَ الآن، تشن الحرب على الإرهاب ضد شعبها

Prenses'le evlenmem halkına sadık olacağımı gösterir.
الزواج بالأميرة يعرض ليّ ولاء شعبها.

Mandalorian hükümeti halkından asla sır saklamaz.
حكومة ماندولريان لا تخفي اسرار عن شعبها

Her erkeğin eşit olduğunu ilan eden ama kendi insanlarını zincirlere bağlı tutmaya devam eden bir millette birlik yoktur.
لاجيود شيئاً متحد بشان الأمة التي اعلنت ان كل الرجال خلقوا سواسية ولكن أبقت شعبها في السلاسل

Belki de Avrupa'daki savaş bittiğinden beri ilk kez Kraliçe, Saray'ın dışında halkıyla buluşuyor.
ربما آخر مرة كانت الملكة بين شعبها... خارج القصر، كان يوم إنتهاء الحرب في أوروبا

Rus elçisinin, Amerikan hükümetinin kendi insanlarına baskı uygulamak için dev bir ordu oluşturduğu iddialarını ise reddetti.
وأنكر اتهام المندوبَ الروسيَ أن الحكومة الامريكية تهيئ جيشاَ كبيراَ لقمع شعبها