Eminim ki benimle daha rahat konuşabileceklerini düşündüler. | Open Subtitles | انا متأكدة أنهم شعروا بالراحة أكثر بالتحدث معي. |
Askeri birliklerimiz son birkaç gündür bu konaklarda kalıyor ve sizin de fark ettiğiniz gibi kendilerini tam olarak evlerinde hissediyorlar. | Open Subtitles | أمضت القوات آخر الأيام في هذه القصور الصغيرة ويمكنك معرفة ذلك أنّهم شعروا كأنّهم في منازلهم |
Çünkü onlar da Commodus'un kendi onur ve itibarlarını çiğnediğini düşünüyorlardı. | Open Subtitles | الذين شعروا كذلك أن كومودوس بدأ ينتهك حرمة أبائهم و شرفهم |
Sistemin kendilerini ihmal ettigini... hisseden insanlar ofkelerini boyle disa vuruyorlar. | Open Subtitles | إنه مثل تعبير الغضب من الناس الذين شعروا بالإهمال واستدارو بالنظام |
O kadar çok eğlenirler ki, tekrar çocuk gibi hissederler. | Open Subtitles | لقد حضوا سوياً بمرح كثير لدرجة شعروا بأنهم أطفالاً مجدداً |
Pek de küçük olmasa gerek, çünkü hissetmişler. | Open Subtitles | يبدو أنه أكبر من هذا بقليل، فلقد شعروا به |
Onu ölümden koruyabileceğime inandım ve eğer aynen böyle hissetmiş olan pek çok kişi görmemiş ve böyle pek çok kişiyle konuşmamış olsaydım, bunu söylemekten utanırdım. | TED | اعتقدت انني استطيع ان ابقيه حيا ويحرجني أن أقول، انه لو لم أرى واتحدث مع أشخاص كثيرين شعروا بنفس شعوري |
Çünkü kendilerini öldürmeden önce kendilerini oldukları gibi kabul etmek zorundaydılar. | TED | لأنهم شعروا بأنهم اضطروا إلى تأكيد أنفسهم قبل أن يقتلوا أنفسهم |
Bir çok insan öyle hissetmişti ama 11 Eylül'den sonra herkes askere yazıldı, sen yazılmadın. | Open Subtitles | أجل، ولكنّ كثيرًا من النّاس الذين شعروا هكذا استُدعوا مُجدّدًا بعد أحداث سبتمبر، على عكسك. |
Eğer insanlar kendilerini rahat hissederlerse sana katılabilecek daha fazla cemaat bulabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعتقد أنك حينها ستجد أنهم يتقدمون نحو الأفضل إذا شعروا أنك توجههم ولست تدفعهم |
Ve dahası, diğer insanlara istediklerini almaları için yardım etmeleri gerekiyor gibi hissettikleri. | TED | بل والأكثر من ذلك، لقد شعروا بأن عليهم القيام بما يساعد الآخرين للوصول إلى ما يريدونه. |
Devletimiz hastaydı, çünkü devlet çalışanları çaresiz hissediyorlardı. | TED | كانت حكومتنا ضعيفة واهنة لأن موظفي الحكومة شعروا بأن لا حول ولا قوة لهم |
Bir de kahramana dönüşen kişiler vardır özellikle de caddenin karşısında oturan kötü birinin varlığını hissediyorlarsa. | Open Subtitles | .. وهناك أيضاً .. أولئك الذين يلعبون دور البطولة .. خاصّة إن شعروا أن هناك شريراً .. يعيش في نفس الشارع |
Ama diğer öğrenciler, bunun dramatik, felaket olduğunu hissettiler. | TED | و لكن طلاب آخرون شعروا بان هذا مأساوي، مفجع، |
Aslında öyle bir şey yapmadılar. Sadece seninle çıkabilmemin tek yolunun bu olduğunu düşündüler. | Open Subtitles | لم يفعلوا لقد شعروا انها الطريقه الوحيده لأفوز بمواعدتك |
Güçlü adamlar onun çok şey bildiğini düşündüler. Eleman artık yükümlülük olmuş. | Open Subtitles | المسؤولون ، شعروا بأنه يعرف بأمور سرية وأصبح العميل عائقاً عليهم |
Aslında yok, ama şu çocuklar dün geceki düğünden sonra hayli kötü hissediyorlar. | Open Subtitles | حسناً, لا يوجد, لكن اولئك الفتية قد شعروا بالتعب بعد زفاف البارحة, |
İnsan elinin dokunuşunu ilk defa hissediyorlar. | Open Subtitles | إنَّها المرَّة الاولى التي شعروا فيهابلمسةاليدالبشرية. |
Ayrıca bize kızıyorlardı çünkü söyledikleri bu eğer yapılabilecek olsa, onlar bunu yapmış olacaktılar. | TED | بل أنهم شعروا بالغضب تجاهنا. لأن مضمون حديثهم كان لو كان ممكناً، لكنّا عالجناه نحن. |
Kendini zengin hisseden katılımcılar, kendini fakir hisseden katılımcılardan iki kat daha fazla şeker aldı. | TED | المشاركون الذين شعروا بأنهم أغنياء أخذوا حلوى أكثر بمرتين من المشاركين الذين شعروا بالفقر. |
Yüz cerrahisi olduklarında, hayatları değişmiş gibi hissederler, çünkü diğer insanlar onları daha iyi insanlar olarak algılamaktadır. | TED | عندما اجريت لهم الجراحة، شعروا بتغيير في حياتهم، لأن بقية الناس أعتبرتهم أشخاصاً أفضل. |
Yahudiler, Mısırlılar ve hatta İslam tarafından dahi atlanmış, fakat Nostradamus ve geçmişte bütün kehanetler... bize bu mesajı göndermenin tüm sorumluluğunu hissetmişler. | Open Subtitles | نوستراداموس , و كل الرُسل قديماً شعروا بمسئوليتهم في إيصال تلك الرسالة لنا لقد تركوا لنا رسالة في نصوصِهم |
En azından çocuklar "Üzgünüz" yazacak kadar pişmanlık hissetmiş. | Open Subtitles | على الاقل الفتية شعروا بندم " كافى ليكتبوا " نحن اسفون |
Eminim ki etrafımdaki herkes böyle hissetmişti. | Open Subtitles | وأنا متيقنة أن جميع من حولي "قد شعروا بنفس الإحساس |
Eğer insanlar kendilerini rahat hissederlerse sana katılabilecek daha fazla cemaat bulabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعتقد أنك حينها ستجد أنهم يتقدمون نحو الأفضل إذا شعروا أنك توجههم ولست تدفعهم |
hissettikleri korku, o duygu nasıldır bilirim. | Open Subtitles | وذلك الخوف الذي شعروا به أعرف ذلك الشعور جيداً |
Ailelerine söylemek istemiyorlardı. Arkadaşlarına söylemek istemiyorlardı. kendilerini yaralanmış ve kirli hissediyorlardı. | TED | لم يُريدوا إخبار عائلاتهم، ولم يودوا مصارحة اصدقائهم شعروا بأنهم مُهمشين، كما شعروا بالسوء. |
Eğer kendilerini kazadan sorumlu hissediyorlarsa çocuklarını mutlu edecek her şeyi normal görüyorlardır. | Open Subtitles | ان شعروا بالمسؤولية عن حادثه فقد يكونوا وجدوا تبريرا منطقيا لفعل اي شيء قد يسعده |
Evet. Fakat daha önemlisi, huzurlu hissettiler, tuvaletlerinden akanı kaynak olarak gördükleri için. | TED | ولكن الأهم، أنهم شعروا بالراحة لرؤية ما يذهبُ للمرحاض كمورد. |
Bunu deneyen insanların her biri kendilerini çok iyi ve özgür hissettiklerini söylediler. | Open Subtitles | جميع الناس قالوا بعد هذه التجربة انهم شعروا بشكل جيد جدا بعد ذلك وشعروا بأنهم متحررين جدا. |