| Sonra da kaçınılmaz olarak fıçının dibine batmış ve Korkunç bir şekilde ölmüş. | Open Subtitles | وكان متأكدا بما يكفي بأنه سيغرق الى قاع ذلك الوعاء ويموت ميتة شنيعه |
| Bu hikayeler insanlar Korkunç şekilde ölmeye başladıktan sonra ortaya çıktı. | Open Subtitles | تلك القصص بدأت عندما الناس بدأو يموتون بطريقة شنيعه |
| Savaş, Korkunç bir savaş. Dullar, yetimler, annelerini kaybeden çocuklar. | Open Subtitles | حرب, حرب شنيعه, ادت لوجود الأرامل , الايتام ,وافقدت الأمهات لأبنائهم |
| Niye bunu açıklıyorsam, bunun Korkunç bir gönderme olduğu çok açık. | Open Subtitles | لماذا أفسر هذا لكم و هذا من الواضح انه إشارة شنيعه لذلك ؟ |
| Tedarik dolabı, striptiz barı tek kelimeyle Korkunç olan okul dansı. | Open Subtitles | مستودعات ونوادي ليليه و رقصه شنيعه واحده في حفله مدرسيه |
| Confessor, çok Korkunç şeyler yaptım. | Open Subtitles | أيتها ، المؤمنة ، لقد فعلت أشياء شنيعه. |
| Sebebi nedir bilinmez ama zevk için Korkunç ayinler düzenliyorlar. | Open Subtitles | انهم يفعلون تقوس شنيعه بقدر سعادتهم |
| Korkunç derecede karanlık bir dünya görüşün var Fraser. | Open Subtitles | لديك نضره شنيعه تجاه العالم يا فرايزر |
| Tanrım, ne Korkunç bir manzara. | Open Subtitles | يا للمسيح يالها من فوضى شنيعه |
| Korkunç olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | إننى مُتأكده بأنها كانت شنيعه |
| Korkunç bir ölüm. | Open Subtitles | انها طريقة شنيعه للموت |
| Korkunç bir tabir, değil mi? | Open Subtitles | انها جمله شنيعه أليس كذلك |
| Halka açıklamanın çok Korkunç olduğunu düşündüğüm kanıt Edward Seton'ı suçlu çıkarmamı sağladı. | Open Subtitles | الأدلة التي قادتني إلى إدانة (إدوارد سيتون). كانت شنيعه جدا أن تعرض أمام الملأ. |
| Bayan Trask Korkunç bir şekilde öldürülmüş halde bulundu. | Open Subtitles | السيدة (تراسك) وجدت ميته، ميتًا شنيعه |
| Korkunç görünüyorsun. | Open Subtitles | تبدين شنيعه |