Ama bu bir casus romanı değil, gerçek hayat ve kasetlerin her şeyi daha iyi yapabilir. | Open Subtitles | لكن هذه ليست رواية جاسوسية. هذا حقيقي، وأشرطتك يمكن أن تجعل كل شيء أفضل. |
Ama onun gibi her şeyi daha iyi yapacak sihirli bir ayağım yok. | Open Subtitles | وليست عندي قدمً سحرية لجعل كل شيء أفضل و ببساطة. |
Bu sorunlar tersine çevrilebilir ve önlenilebilir ve doğrusunu bilirsek daha iyisini yapabiliriz. | TED | هذه المشاكل يمكن عكسها ومنع حدوثها، وعندما نعرف على نحو أفضل، يمكننا فعل شيء أفضل. |
Benim bildiğim bir gerçek sıfır değere sahip olabilir eğer onunla gerçekten iyi bir şeyler yapabilecek kişi ben değilsem. | TED | ما أعرفه هو أن الشيء يصبح غير ذي قيمة إن لم أكن الشخص المناسب الذي يستطيع صنع شيء أفضل باستعماله. |
Elinde karton tutup yalvarmak yerine yapabileceğin daha iyi şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد من شيء أفضل يمكنك فعله من حمل لوحة ذكية للتوسل |
Bella, Eddie, şu düşüşü Daha iyisi çıkana kadar yavaşlatılmış çekimde göster. | Open Subtitles | بيلا , ادي, اعيدا هذا الوقوع بالحركة البطيئة حتى نعثر على شيء أفضل |
Tuzlu havada her şey daha güzel. | Open Subtitles | كل شيء أفضل في هواء البحر المالح |
Bu.... Evet. Gerçekten daha iyi birşey düşünmelisin. | Open Subtitles | آه حسنا , يجب عليك حقا التفكير في شيء أفضل |
Güneşin doğuşuyla birlikte kendi havuzuna sessiz ve huzurlu bir dalış yapmak gibisi yok. | Open Subtitles | لا شيء أفضل من الإستيقاظ مع شروق الشمس لكيّ تغطس في مسبحك الخاص |
"Sıcak çikolata her şeyi daha iyi hâle getirir." dedi. | Open Subtitles | تقول أن شكولاتة الساخنة تجعل كل شيء أفضل. |
Aslında Bobo'nun kirli işini yapmaya mecbur kalman her şeyi daha iyi yapıyor. | Open Subtitles | أوه، حسنا، حقيقة أن كنت قد خدع إلى القيام بأعمال القذرة بوبو يجعل كل شيء أفضل. |
Elmas her şeyi daha iyi yapar. Elmas! Elmas! | Open Subtitles | الألماس يجعل كل شيء أفضل ألماس ، ألماس |
- Senin için daha iyisini yaparım. Çünkü kendini bu şekilde harcarsan üzülürüm. | Open Subtitles | سأعطيك شيء أفضل لأن قلبي ينكسر برؤيتك تبيعين نفسك |
Salonu gözden geçirip daha iyisini arıyorsun. | Open Subtitles | دائماً تصعدين للأعلى وتبحثين عن شيء أفضل لا لا |
Hayır, bilgisayar kanımı analiz ederken, yapacak daha iyi bir şeyim yok. | Open Subtitles | لا , لا يوجد شيء أفضل لفعله بينما يقوم الحاسوب بتحليل دمائى |
Kendimi şımarttığım her seferde daha iyi bir şeye yükseldiğimi hissediyordum. | Open Subtitles | كلما انغمست في ذلك أكثر شعرت أنني أخطو نحو شيء أفضل |
Fakat gördüğümüz o mutfak kendimiz için daha iyi şeyler yapmamız gerektiğini düşündürdü. | Open Subtitles | لكن رؤية ذلك المطبخ اليوم جعلتني أتمنى لو كان لدينا شيء أفضل |
Evet, yemekten nefret ederler ama kaşıntıyı önlemek... için baldan Daha iyisi yoktur. | Open Subtitles | حسناً، هم يأكلونه لإيقاف الحك لا يوجد شيء أفضل |
Gün aydınlandığında her şey daha güzel görünecek. | Open Subtitles | أرجوك سيكون كل شيء أفضل في النهار |
Dünyada bundan daha iyi birşey var mı? | Open Subtitles | هل يوجد أي شيء أفضل في العالم ؟ |
Smithers, sağlığın yerinde olarak eve geri gelmek gibisi yok. | Open Subtitles | لا شيء أفضل من عودة عجوز إلى دياره بفحص طبي يثبت خلوه من الأمراض |
Bir parça tahtayı kesmekten ve onu hareket ettirmeye çalışmaktan daha iyi bir şey yoktur. | TED | لا يوجد شيء أفضل من قطع قطعة من الخشب ومحاولة جعلها تتحرك |
Çalıştığım her gece vardiyası kabul ettiğim her mesai benim sahip olduğumun Daha iyisine sahip olabilmen için yaptım. | Open Subtitles | كل نوبة عمل ليلية كل ساعة عمل إضافية قبلتها فعلت ذلك لأنى أردت لكِ شيء أفضل مما أنا عليه |
Bir günü daha Bobby Long'u merak ederek ziyan etme, yapacak daha iyi işlerin var. | Open Subtitles | هل لديك شيء أفضل تعمله خير من القلق حول بوبي ليوم اخر |