Eğer Carolyn'in ölümünden bir şey öğrendiysem o da hayatın kısa olduğudur. | Open Subtitles | ان كان هناك شيء تعلمته من وفاة كارولين هو أن الحياة قصيرة |
Bay Başkan, bugün bir şey öğrendiysem o da, bazen hiçbir şeyi siklememek gerektiğidir! | Open Subtitles | سيدي الرئيس, لو كان هنالك شيء تعلمته اليوم فإنه وفي بعض الأحيان عليك ألا تعطي شيئاً أكبرَ من حجمه! |
Bu evimin arka bahçesinde bir orman yaparken öğrendiğim bir şey. | TED | هذا شيء تعلمته عندما زرعت غابة في الساحة الخلفية لبيتي. |
Bak, bu olaydan öğrendiğim bir şey varsa, o da pisliklerle baş etmeyi öğrenmem gerektiğidir, özellikle bebek geldiği için. | Open Subtitles | إنظروا ، إذا كان هناك أي شيء تعلمته من كل هذا هو أنه يجب علي أن أتعامل مع الفوضى خصوصاً بقدوم الطفل |
Peki, ilk öğrendiğim şey ise, masrafların gerçekten kaygan bir kavram olduğudur. | TED | حسنا، أول شيء تعلمته أن التكلفة هي مفهوم غامض حقّا. |
Sendika kampanyam sırasında öğrendiğim şey sonuna kadar savaşmam gerektiği oldu. | Open Subtitles | شيء تعلمته أثناء حملتي أنه كان يتوجب علي القتال حتى النهاية |
Eğer öğrendiğin herşeyi bir kenara bırakabilecek ve bana güvenebileceksen. | Open Subtitles | فقط إذا كنت راغباً لتضع جانباً كل شيء تعلمته وتثق بي |
Ari'nin deli götünden bir şey öğrendiysem o da eğer onun kötü bir şey yapmasını istemiyorsan kötü şeyi önce sen yapsan iyi olur. | Open Subtitles | أتعلمين، إن كان هناك شيء تعلمته عن (آري) المجنون... فهو إن لم ترده أن يقوم بأمر فظيع، فحريّ بك القيام بأمر فظيع أولا. |
Hayat hakkında öğrendiğim bir şey varsa burada okulda ve ailemde en birikimli insanların kendilerine en az güvendiklerini gördüm. | Open Subtitles | ان كان هنالك شيء تعلمته من الحياة بالمجيء إلى هنا في هذه المدرسة مع عائلتي بأن الناس الكثيرين العطاء |
Eğer yaşadıklarımdan, başarılarımdan öğrendiğim bir şey varsa o da bazı insanların başarıya bağlı olduklarıdır. | Open Subtitles | ثمة شيء تعلمته من مغامراتي وغزواتي، بعض الأشخاص مكتوب لهم النجاح |
Başkan olarak öğrendiğim bir şey varsa, o da söylemek ve yapmak arasında fark olduğudur. | Open Subtitles | حسناً إذا كان هنالك شيء تعلمته من كوني عمده ان القو والفعل امران مختلفان جداً |
Hikaye anlatmak hakkında ilk öğrendiğim ve hep uyguladığım şey, paniktir. | TED | لهذا فأول شيء تعلمته عن سرد القصة، وهو ما أفعله طوال الوقت، هو الفزع. |
Üçkağıtçılık dünyasında ilk öğrendiğim şey hayatta kalmak istiyorsan kendini kollaman gerektiğidir. | Open Subtitles | أتعلم بأن أول شيء تعلمته من حياتي كمحتال هو أنه لكي تنجو ، عليك أن تعتني بنفسك |
Onlar ayrıca, gitmene izin verilmesi fikrine de, pek sıcak bakmıyorlar Dünyanın savunmasıyla ilgili her şeyi öğrendiğin için. | Open Subtitles | هم كذلك غير مرتاحين مع فكرة تركك ترحلين معرضة كل شيء تعلمته حول الدفاعات الأرضية, |
New York'da bir masa istiyor musun, Los Angeles'da bir masa istiyor musun? Gazetecilik okulunda öğrendiğin her şeyi unut. | Open Subtitles | تريدين مكتب في نيويورك، تريدين مكتباً في لوس أنجلوس أبعدي ضميرك، و انسي كل شيء تعلمته في مدرسة الصحافة |